Hiç kuşkusuz, yüce Allah tarafından dinlerin oluşturulması ve insanlar arasından seçkin kişilerin peygamber olarak gönderilmesi, insanları dörtayaklı hayvanların ve şeytanların otlağından çıkarıp yüce varlıkların bağına ulaştırmak, kötülere eşlik etmekten uzaklaştırıp melekût âleminin sakinlerine arkadaş etmek amacı taşımaktadır. Bu ise, ancak kötü huy ve ahlâklardan arınmak ve yüce sıfat ve erdemlere bürünmekle mümkündür. Bu nedenle şaşkınlık ve bedbahtlık çöllerinde kaybolmadan, sapıklık ve helak akabelerinde uçurumlara yuvarlanmadan her akıl sahibi insanın, kalbini dünyanın bütün kötülüklerinden temizleme, nefisini maddî ve cismanî pisliklerden yıkama uğrunda elinden gelen her türlü çabayı göstermesi ve kendisini, kötülüğü emreden hırsızların elinden kurtarması, böylece selamette kalması gerekir. Böyle yapmadığı takdirde o büyük günde, kıyamet günüde pişmanlık tüm vücudunu sarar ve bu pişmanlık ona hiçbir yarar sağlamaz.