Kara Taş Fırın

2010-03-13 14

Yokluk yıllarında atalarımız;kendi buluşlarıyla açlığa ayak diremeye çalışmış,hammadesi karataş ve çamurdan kara fırınlarda yiyecek yaparak yaşamlarını idame ettirmişlerdi.Hem ekmek pişirmiş hemde mısır,fasulye ve baklıyat kurutmak için o yılların en önemli buluşu olan kara fırınlardan faydalanmışlardı.Yağmur bereketiyle mısırın ve özellikle fasulyenin oldukça fazla olması insanları taş fırınlarda sıraya girmelerine neden olurdu. Fırında sıraya girmek demek kapısında beklemek anlamına gelmiyor. Sıraya girecek olanlar daha öncesinden odunları getirerek fırının önüne bırakarak sırayı almış oluyor. Taş fırınlar, gelişen teknolojik imkanlar neticesinde yerini derin donduruculara bırakmasıyla tarihi önemi olan bu eserler teker teker yıkılarak tarihin sayfalarına karışmaya başladı.Daha düne kadar nerdeyse her köyde en az 5-6 tane bulunan taş fırınlarından şimdi sadece biri ikisi ayakta kalabilmiş durumda. Yavaş yavaş unutulmaya yüz tutmuş durumda...Bahardı, yazdı derken artık sonbahar mevsimindeyseniz.Nasreddin Hoca'nın ifadesiyle gün döndümü kış gelmiş demektir.Eğer bu taş fırınların bacasından acı acı dumanlar çıkıp gökyüzüne doğru yolculuğa başlamışsa kış mevsimi kaçınılmaz olmuştur.Yerden yüksekliği 2 metreyi bulan ve tamamen ortadan kesitli yarım kubbeyi anımsatan bu fırınlar, ısıya dayanıklı kesme taşlardan inşa edilmiş olup ön tarafında küçük bir kapak/ağız ve arka kısmında da 25-30 cm çapında delik yani duman bacasından ibarettir.İç hacmi 2 metreküp civarında olan bu fırınların en çok kullanıldığı mevsim ise sonbahardır.İçerisinde her tür ve kalitede yaklaşık 100-120 kg odunun yakılması ile tavlanan bu fırınlarda taşlar kızarmaya başladığı zaman baca kapatılır ve tabandaki kor ve küller iyice temizlenir.

Free Traffic Exchange