"Anadolu’nun Topkapı Sarayı" olarak adlandırılan Çorum Müzesi, ziyaretçilerini unutulmaz bir tarih yolculuğuna çıkarıyor. 8 medeniyete ev sahipliği yapan Çorum Müzesi, sergilenen 15 bin eserle tarih tutkunlarını bekliyor.
1914 yılında hastane olarak inşa edilen ve ardından okul hizmeti veren 108 yıllık bir geçmişe sahip Çorum Müzesi, Türkiye’deki sayılı mimari eserler arasında yer alıyor. Bir zamanlar yakalandıkları hastalıklara şifa arayanların akın ettiği, ardından öğrencilerin gelecek hayallerinin şahidi olan tarihi bina 2003 yılında müzeye dönüştürüldü. Çorum Türkiye’de arkeoloji alanında da önemli bir yere sahipken Hattuşa Şapinuva, Alacahöyük, Eskiyapar ve Resuloğlu gibi arkeolojik kazı alanlarında bulunan tarihi eserler müzede sergileniyor.
Nadide eserler sergileniyor
Türkiye'nin ilk yatılı müzesi olma özelliğini yanı sıra ‘Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlığı’ olarak tescillenen Çorum Müzesi’nde turizm sezonu öncesi vitrinleri yenilendi. Nadide eserlerin sergilendiği müzede yapılan düzenleme ile bazı eserler ilk kez görücüye çıktı. Müzenin 4’üncü katında yer alan ve Klasik, Helenistik, Roma ile Doğu Roma dönemlerine ait altın eserlerin sergilendiği cam vitrinlerde tanzim teşhir çalışmaları çerçevesinde değişikliğe gidildi. Müze deposunda bulunan 115 altın ve yarı değerli taşlardan yapılmış, takı ve süs eserlerinden oluşan eserlerin büyük çoğunluğu müsadere, satın alma ve kurtarma kazıları yoluyla ülkeye kazandırılırken, eserler antik dönemin etkileyici yeni fikirleri ile üretilen zengin maden işçiliğinin değerli örneklerinden oluşuyor.
3 bin 600 yıllık Hitit mührü dikkat çekiyor
Müzedeki nadide eserler arasında krem kutusunda yurt dışına kaçırılmak üzereyken polis ekiplerince ele geçirilen Hitit döneminde kral ile katip arasında yapılan yazışmalarda kullanılan ve dünyada üç tane bulunduğu belirtilen bronz 3 bin 600 yıllık Hitit mührü ile tarlasını süren bir çiftçi tarafından bulunan bronz, nikel, gümüş ve altın gibi değerli madenlerden yapılmış ayrıca Hitit takı sanatının önemli bir örneğinin de ortaya çıkmasını sağlayan ve dünyada eşi benzeri olmayan Hitit bileziği bulunuyor.
'Fırtına Tanrısı'na hediye olarak sunulan miğfer, müzede sergilenmeye başladı
Ortaköy ilçesindeki Şapinuva ören yerindeki arkeolojik kazılarda bulunan 3 bin 300 yıllık bronz savaşçı miğferine paha biçilemiyor. 2002 yılında bulunmasının ardından merhum Dr. Mustafa Süel tarafından bilim dünyasına kazandırılan savaşçı miğferinin dünyada eşi benzeri bulunmuyor. Bronz savaş malzemelerinin savaşlarda ganimet olarak alınması ve bronzun tekrar eritilerek yeniden başka üretimlerde kullanılmasından dolayı günümüze çok azı ulaşabilen, ezilmiş ve tahrip olmuş durumdaki miğfer, Hitit İmparatorluğu döneminden günümüze ulaşan tek örnek olması açısından oldukça önem arz ediyor. Mitolojide 'Fırtına Tanrısı'na hediye olarak sunulan miğfer, müzede sergilenmeye başladı.
Altın madalyon dikkat çekiyor
Çorum Müzesi’ndeki nadide eserlerden birisi ise definecilerin kaçak kazıda bul