yalnızlık
sen görmüyorsun ama,
bu boş pencerede,
şeffaf kalın perdelerin var,
pileleri yalanların olan,
üstü üste örttüğün,
içi içe soktuğun,
ardı sıra, boşluksuz diktiğin.
bir gün uyanırsan eğer,
aradan bakan senler sızar.
ölü, yaşlı, çocuk ve daha hiç doğmamış sen.
istediğin kadar saklan yalanlara,
istediğin kadar gülümseme ile maskelen,
istediğin kadar sahte sevgilere dolan,
duvarları kalın olan müziğinde,
göğsünde zırh ve gizlinde,
kırılırsa yapışmaz o gönlün.
kararır.
kutuların içinde kutulara kilitle,
kasaların içine gizle ve
o kuyular yetmez,
en dipsiz mağaralara at...
ama âşktan kaçamazsın.
bir gün sokağa çıkar ve bulur seni.
perdeleri yırtar, içindeki çocukluğunla.
kasaları kırar, içindeki gönlünle.
duvarları yıkar, ardındaki saklınla.
maskeni de yüzünle birlikte parçalar.
ve eline,
korkularını,
yalanlarını,
kaçtıklarını bırakır.
çeker, kaçar gider...
adı, ayrılık ya da terk edilmek değil bunun!
buna, âşk değil,
sadece yalnızlık derler.
joseph erdem
terapist & eğitmen
(⚠️iş bu video ve içeriği, 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri kanununca, telif hakkına tabidir ve sahiptir. değiştirerek, tahrif edilerek, içerikten görüntü ya da ses çıkartıp eklenerek ve/veya izinsiz yayınlanamaz. joseph erdem 2019©️)