'Türkiye’de 20 Milyon Kişi Obezite Hastası'

2019-10-11 1

Kronik, önlenebilir ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalık olan obezite, dünyanın ve Türkiye’nin en önemli sağlık sorunlarının başında yer alıyor. Obezitenin hastalıktan ziyade kozmetik bir sorun olarak görülmesi ise obeziteyle mücadelenin önündeki en büyük engellerden birini oluşturuyor.

İhlas Son Dakika YouTube Kanalı Abone Olmak İçin



Obezite sıklığı dünyada ve Türkiye’de giderek artıyor. Türkiye ise 20 milyon obezite hastası ile Avrupa’da obezite görülme oranının en yüksek olduğu ülke konumunda yer alıyor. Her 3 yetişkinden birinin sağlıklı kiloda bulunduğu Türkiye’de, ilköğretim çağındaki her dört çocuktan birinde de kilo fazlalığı bulunuyor.

Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği 11 Ekim Dünya Obezite Günü dolayısıyla yaptığı basın açıklamasında obeziteye ve buna bağlı sorunların önemine yönelik farkındalık oluşturmayı hedefliyor. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği tarafından yapılan açıklamada, kültürel ve çevresel faktörlerin, alışkanlıkların, genetik yatkınlıkların, bazı ilaçların neden olduğu kilo artışının ve bazı endokrin hastalıklar gibi faktörlerin obezitenin nedenleri arasında yer aldığı belirtildi.

Obezite sorununun çözümündeki en etkili adımın obezitenin önlenmesi olduğunun vurgulandığı açıklamada, “Bunun için öncelikle toplumun yaşam biçimini ve beslenme alışkanlıklarının doğru biçimde şekillenmesi gerekir. Merkezi yönetim (Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı), yerel yönetimler (Belediyeler), sivil toplum kuruluşları (Hasta dernekleri, Mesleki kuruluşlar vb) ve basın işbirliği içinde obezitenin önlenmesi için ortak çalışmalar yapmalıdır” denildi.

Beden kitle indeksiniz 30 sınırının üstündeyse dikkat
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alper Sönmez ise konuya ilişkin İHA muhabirine yaptığı açıklamada, insan vücudunun yaklaşık üçte biri ile dörtte birinin yağ dokusundan oluştuğunu, yağ dokusunun artış miktarına göre kilo fazlalığı veya obezite tanımlarının kullanıldığını belirtti. Bu tanımlamalar için Beden Kitle İndeksi veya Bel Çevresi ölçümünün kullanılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Sönmez, Beden Kitle indeksi 25kg/m2 den fazla olursa kilo fazlalığı, 30 kg/m2 den fazla olursa obeziteden söz edilebileceğini kaydetti. Bel Çevresi ölçümünün ise obezitenin tespitinde daha hassas bir ölçüt olduğunu, Türkiye için obeziteyi gösteren Bel çevresi değerlerinin Kadınlarda 90cm, Erkeklerde ise 100cm olduğunu ifade etti.

Türkiye’de obezite sıklığının yüksek olduğunu vurgulayan Sönmez, "Obezite, sanki Kuzey Amerika’da çok görülür diye bilinir ama istatistikler öyle değil. Türkiye, Avrupa’nın obezite sıklığı en yüksek olan ülkesi. Dünya sağlık Örgütü verilerine göre Türkiye’de obeziteli birey oranı yüzde 32. Bu durumda, her 3 yetişkinden bir tanesinin obezite hastası olduğunu, bir tanesinin de kilo fazlalığı olduğunu söyleyebiliriz. Yani her 3 yetişkinden 1 tanesi sağlıklı kiloda aslında” diye konuştu.

Hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenme obeziteye neden oluyor
Genlerimize uygun bir hayat yaşamadığımızı söyleyen Sönmez, “Bizim genlerimiz vahşi bir hayvan gibi ama biz bu döngüyü kırmış ve modernleşmiş bir insanlığız. İnsanlığın hayatı, 2 milyon yıl böyle geçmiş. Giderek ivmeli bir şekilde doğamıza aykırı yaşamaya başladık. Çok az hareket ediyoruz. Yediğimiz gıdaların neredeyse hiçbiri doğal değil. Ekmeğimiz, manavdan aldığımız sebzemiz, meyvemiz suni ve katkılı ürünler. Bunlar, bizim obezite hastası olmamızda çok ön planda. Maruz kaldığımız reklamlar. Hepimiz karnımızı acıktıran onlarca sinyalle karşı karşıya kalıyoruz ki obezite çevresel faktörlerin de önemli olduğu bir hastalık. Obezite çeldiricilerin neden olduğu bir hastalık. Dolayısıyla toplumsal bir hastalık. İnsanlık eskisi gibi uyku ve uyanıklık döngüsü olan bir durumda değil. Ürünlerin içine geçen kimyasallar da bizim iştah merkezimizi çok olumsuz etkiliyor. Obezitenin ailesel birikimi de vardır. Bu birikiminin de altında genetik yatkınlık vardır denilebilir. Bu bir kader değildir ama bir risktir” şeklinde konuştu.

Obezite hastalığının olmaması durumunda dünyadaki kronik hastalıkların da önemli bir kısmının olmayacağının altını çizen Sönmez, koroner arter hastalıklar, diyabet, hipertansiyon birçok kanser türü, yağlı karaciğer hastalığı, reflü, safra taşı, varis, topuk dikeni, eklem kireçlenmesi gibi hastalıkların altında kilo fazlalığının olduğunu ifade etti. Öte yandan Sönmez, obeziteyle ilişkili hastalıkların ölüme yol açabileceğini ve yaşam kalitesini düşürebileceğini söyledi.

İhlas Son Dakika Web Sitesi


İhlas Son Dakika Sosyal Medya Adresleri





İhlas Son Dakika Haber Akışı

Free Traffic Exchange