Murathan Seyitoğlu yeniakit.com.tr
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz aylarda ceza infaz yasası hakkında değişiklik yapılacağı yönünde verdiği müjde sonrasında cezaevlerinde bulunan mahkum ve mahkum yakınlarının beklediği “af” tartışmalarına ilişkin Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği Başkanı Remzi Çayır, yeniakit.com.tr’ye dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
Olağanüstü dönemler yaşayan ülkelerde zaman zaman “af” tartışmalarının gündeme geldiğini dile getiren Remzi Çayır, “12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz gibi darbe girişimlerini yaşamış bir Türkiye’de zaman zaman adalet kantarı odun kantarına dönüştüğü için af talepleri de gerçekten zemin bulabiliyor.” şeklinde konuştu.
Ekim ayı itibariyle af konusuna ilişkin yasa tasarısının TBMM’ye geleceğini hatırlatan Remzi Çayır, şöyle konuştu:
"Elbette ki mazlum ve suçu olmayan insanlar için affın gelmesi gerekir. Bu bir zarurettir. Lakin problemlere kalıcı çözüm olabilmesi için infaz yasasının yine fıtri olarak Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve hapishane- mahkum psikolojisine uygun bir şekilde dönüşmesi gerekir."
İnfaz yasasında adaletli bir değişikliğin yapılması gerektiğine dikkat çeken Remzi Çayır, “İnfaz yasasında yapılacak değişiklik ve orada yapılacak onarım aslında affında ihtiyaçlarını karşılayabilir. Afla gelecek bir takım ihtiyaçları da orada elde edebilirler. Nasıl? Biliyorsunuz ben koğuşlarda 13 yıl gibi uzun bir süre kaldım. Kaldığım 13 yıl süresi içerisinde farklı mahkum ve tutuklularla karşılaştım. Gerçekten dışarıda olması gereken insanlar var. Adam suçsuz bir şekilde içeri düşmüş. İçeri düşmüş ama siz artık orada içeri düşen insanı doğruyu yanlıştan, suçluyu suçsuzdan ayırt edemiyorsunuz. Aynı kaba giriyor.” dedi.
Mevcut infaz yasasının cezaevine düşen bütün mahkumlara, bütün tutuklulara aynı gözle bakan bir yasa olduğunu söyleyen Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği Başkanı Remzi Çayır, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnfaz yasasında adaletli bir düzenleme olmadığı sürece af her dönem konuşulur, tartışılır.Eğer bu toplum affı tümüyle gündeminde atacaksa infaz yasasını insani ve vicdani hale ve cezaevi şartlarına uygun hale getirmesi gerekir. Bunu yapmadığımız sürece af gerçekten bir ihtiyaçtır. Çünkü orada çok suçsuz insanlar var. Düşünün ki hale 28 Şubat’tan ötürü dosyasında kırmızı çizgi olan, sicili bozulan, hapis hayatı yaşamış insanlar var. Tıpkı bizim gibi. Bizim bile 2020’ye kadar infazımız devam ediyor. Düşünebiliyor musunuz? 1977 yılından bu yana şu veya bu şekilde hapse düşmüş insanlar için 2020 yılına kadar infaz devam eder mi? Ediyor. İşte bu tür yanlışların da ortadan kalkması için af bir ihtiyaç oluyor. Dolayısıyla ifade ettiğim gibi affı gündemden çıkarmak istiyorsak infaz yasasında köklü değişiklikler yapılması şarttır."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’e seslenen Uluslararası İnsan Hakları ve Demokrasi Derneği Başkanı Remzi Çayır, sözlerini şöyle tamamladı:
"Gerek 12 Eylül 1980 Darbesi neticesinde şu veya bu şekilde siciline olumsuz etiketler işlenmiş insanlar gerekse 28 Şubat’ta gazeteci, siyasi ve başka bir meslek grubundan insan olsun bazı insanlar 28 Şubat’ın despotluğuna karşı geldikleri için yayın yaptıkları için şu veya bu şekilde mahkemeye çıkarılmışlar. O dönem de diyelim ki Süleyman Demirel’i şikayet etmiş, Çevik Bir’den şikayetçi olmuş, o zaman biliyorsunuz Çevik Bir ve benzeri birisini şikayet emir telakki edildiği için derhal gazeteciler, siyasiler ve normal vatandaş için hemen savcılık ve mahkeme nöbetteydi. Dolayısıyla halen bundan mağdur olan insanlar için de affın bir gerek olduğunu da düşünmeliyiz. Bu tür insanların sabıkalarına işlenmiş suçların vatandaşların sicillerinden silinmelidir. Yargı Reformu kapsamında bu konunun da ele alınması gerekir."