Mehmet Özmen yeniakit.com.tr
Yeniakit.com.tr’nin süresiz nafaka sorununa ilişkin kararlı yayınları sürüyor. Yeniakit.com.tr WhatsApp hattı üzerinden süresiz nafaka nedeniyle yaşadıklarını anlatan 35 yaşındaki İbrahim Yılbaş, “Eski eşime 4 aydır nafaka ödeyemediğim için hakkımda 19 dava açıldı. 5 ay evli kaldım 10 yıldır nafaka ödüyorum. Çocuklarımın rızkı gasp ediliyor. Eğer vicdanınız el veriyorsa beni cezaevine atın.” dedi.
5 ay evli kalan ve 10 yıldır da çocuksuz bir eşe nafaka ödeyen 35 yaşındaki İbrahim Yılbaş, yaşadıklarını yeniakit.com.tr’ye anlattı.
Süresiz nafaka ödeme uygulamasının kendisi gibi binlerce erkeği mağdur ettiğini belirten 35 yaşındaki İbrahim Yılbaş, “5 ay evli kaldım. Evliliğimden çocuk olmamış olmasına rağmen 10 yıldır yoksulluk nafakası ödüyorum.” şeklinde konuştu.
Boşanan erkeğin eski eşine bir ömür boyu yüksek miktarlarda nafaka ödemesinin büyük bir haksızlık olduğuna dikkat çeken İbrahim Yılbaş, şöyle konuştu:
“İkinci bir evlilik yaptım ve evimde bakmakla yükümlü olduğum 3 ve 5 yaşında iki çocuğum ile bir eşim var. 5 ay evli kaldığım ve çocuğum olmayan eski eşime düzenli olarak 10 yıldır nafaka ödedim. Çalıştığım işyeri battığı için 3 ay boyunca maaşımı alamadım ve dolayısıyla 3 aylık nafakayı da ödeyemedim. Şimdi yeni bir işyerinde işe başladım. Toplam 4 aydır nafakayı ödeyemediğim için hakkımda toplam 19 dava açıldı. Açılan her bir davanın avukat ve mahkeme masraflarını da ben ödemek zorundayım.” dedi.
Kendisine yönelik açılan 19 davanın sonuçlanmasının ardından eğer nafakayı ödeyemediği takdirde hapis cezası alacağını ve daha zor günlerin kendisini beklediğini dile getiren İbrahim Yılbaş, “Ben cezaevine girdiğimde 2 çocuğuma ve eşime kim bakacak? Bu nasıl bir zulümdür? Benim cezaevine girmemden ve mutlu yuvamın dağılmasından kimin vicdanı rahat olabilir? Çocuklarımın rızkı zorla her ay benden gasp edilerek eski eşime veriliyor.” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve TBMM’ye seslenen İbrahim Yılbaş, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ben artık adaletli bir yasanın çıkmasını istiyorum. Söz verilen 100 günlük eylem planının yerine getirilmesini istiyorum. Dayanacak gücümüz kalmadı artık. Bu şekilde giderse huzurlu olan yuvalarımız da yıkılır ve sonrasında ise çocuklarım anne ve baba hasretiyle büyüyecek. Bunu mu istiyorsunuz? Eğer vicdanınız el veriyorsa beni cezaevine atın ama çocuklarımın günahı sizin boynunuzadır.”