Esra Elönü - Buz Ninem
Kızağıma bindirdim buz yiyen ninemi,
Titredikçe daha hızlı gidiyor kızağım.
Kaz aldık dünyadan çıkarken, kar kulübemize
Telefon gibi çalıyor kazın midesi.
Gülüyoruz saatlerce…
Hızlı konuşuyoruz, çünkü donuyor ağzımızda yaramazlığımız
Bakkal’a gönderiyor beni mevsim
Boş kibrit kutusu topluyor, kırk çıta üzerine ateş uçurtmaları yapıp
Satmaya çalışıyor buz ninem…
Buz ninem geçliğinde reçel ve çörek öğretmeniymiş,
Limon sıkmayı öğretirmiş,
Savaş çıkınca ülkemizde çok kere, kapanınca bisküvi gazeteleri,
Askerler bahçemizden şeftali çalarken ve mermi atarken kahvemizin içine,
Ninem Nasrettin hoca fıkrası anlatırmış ve babama unuttururmuş askerleri.
Çok zekiymiş buz ninem, o yüzden halamı aptal ve sıska buluyormuş.
Kartopu yapmayı bile bilmezmiş halam o yüzden buz ninem
Akşam yağan kardan kartopu yapıp buzluğa atarmış.
Sabah kalkınca da hazırına konarmış halam bütün kartoplarının.
Sonra gitmiş halam, buz ninem arkasından bir kartopu atmış halamın,
Kartopu erimiş ama halam dönmemiş…
Kızağıma bindirdim buz ninemi.
Güneş açıyor oklava’sıyla çok açıyor ki eve dönüşümüze yetsin,
Halama limon kafalı deyip kızıyor ama biliyorum onu çok seviyor buz ninem,
Ve bu kraliçe arabası kızağın üzerinde özgürce şarkı söylesek bile neşeyle
Biz her kar mevsiminde göğe kibrit çakarak halamı arıyoruz.
Kızağıma bindirdim buz ninemi, bu kadar kar eriyip nereye gidiyor? diye sordum buz nineme, oda bana: Erimiyorlar ki akıllım zıplayıp gidiyorlar, dünyayı çok sevselerdi her mevsim yağarlardı.
Güldüm buz nineme, zıplayıp gitmese keşke.