- Çavuşoğlu: “Solingen saldırısı ırkçı ilk saldırı değildir, son saldırı da olmamıştır”

2018-05-29 15

Detay
-Çavuşoğlu’nun konuşması
-Detay

( SOLINGEN ) SOLINGEN

- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Solingen katliamı anma töreninde gerçekleştirdiği konuşmasında, “Solingen saldırısı Almanya, Avrupa ve ötesindeki ırkçı ilk saldırı da değildir, son saldırı da olmamıştır” dedi.
Almanya'nın Solingen kentinden 29 Mayıs 1993 yılında dört ırkçı Alman tarafından kundaklama sonucu beş vatandaşımızın hayatını kaybettiği katliamın 25.yıl münasebetiyle düzenlenen anma merasimine katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, yaptığı konuşmada, Solingen katliamının acısının yüreklerde hala yaşadığını söyledi.

Bakan Çavuşoğlu, "25 yıl önce ırkçı bir grubun Solingen'de yaşayan Genç ailesinin evini kundaklaması sonucunda hayatını kaybeden 5 vatandaşımızı anmak üzere düzenlenen bu toplantıya Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti adına katılmaktan büyük şeref duyuyorum. Bu vesileyle her şeyden önce gencecik yaşta aramızdan ayrılan Saime Genç, Hülya Genç, Hatice Genç, Gürsün İnce, Gülistan Öztürk’e Allah’tan rahmet diliyorum” ifadelerini kullandı. Durmuş Genç ve ailenin tüm fertlerine hükümet ve millet adına başsağlığı dileyen Çavuşoğlu, “Zaman acıların en etkili merhemidir derler. Ancak bazı yaralar vardır ki üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin ilk günkü gibi acı verir. 25 yıl önce yaşanan bu hadise, 25 yıldan sonra bugün Genç ailesinin fertlerinin ve onlarla birlikte Almanya’daki 3 buçuk milyonluk Türk toplumunun ve bugün burada bir kez daha gördük ki tüm Alman dostlarımızın içindeki bu acı, bu sızı devam etmektedir. O gün sergilediği soğuk kanlı ve metanetli duruşla başta Mevlüde anne olmak üzere Gen ailesi tüm alman toplumuna hepimize bir örnek teşkil etmiştir” ifadelerini kullandı. “Bize düşen görev bu faciadan gerekli dersi çıkarmak” Çavuşoğlu açıklamasını şu şekilde sürdürdü: "Almanya’yı kendilerine ikinci vatan bilmiş bu insanların tek beklentisi bu toplumun eşit birer ferdi, eşit bir parçası olmaktır. Bugün Mevlüde annemizin söyledikleri de esasen bunu teyit ediyor. Esasında sürekli kendi aramızda istişare ettiğimiz entegrasyonun da özü budur. Entegrasyon konusunda da birlikte çalışmalıyız. Bize düşen görev bu faciadan gerekli dersi çıkarmak. Irkçılık belasına karşı tek vücut olarak durabilmektir. Bu gibi saldırıların bir daha tekrarlanmaması için yabancı düşmanlığına karşı etkili tedbirler almaktır. Toplumun tüm unsurlarının kendi renk ve farklılıklarıyla bir arada, barış ve huzur içinde bir arada yaşamasını sürekli kılmaktır. Almanya’da en fazla göçmen kökenlinin yaşadığı eyalet olan Kuzey Ren- Vestfalya Başbakanı Laschet’in bu sorumluluğun bilinci içinde bu anma törenini düzenlemesi ve beni davet etmesini çok anlamlı be önemli buluyorum. Kendisine teşekkür ediyorum.” “Farklı olana açık ve kabullenici tutum sergilemesi elzemdir” “Şansölye Merkel’in bu törene katılmasını çok anlamlı ve sembolik buluyorum” diyen Çavuşoğlu, Merkel’e teşekkür ederek, “Türkiye olarak kendisine her türlü desteği vermeye hazırız. Laschet’in Genç ailesi ile yakınlığını biraz önce kendi sözlerinde de gördük. Genç ailesi de sayın Laschet’i kardeş olarak görüyor. Onlar için yaptıkları için de müteşekkiriz. Bugünkü bu törene katılmamamdaki tek gaye ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslam düşmanlığı dahil her türlü olumsuz akıma karşı veya çarpık zihniyetleri sizler le birlikte bir kez daha lanetlemek ve bunlarla mücadele için birlikte ortak mesaj vermektir. Bu mücadelemize aralıksız devam etmek zorundayız. Solingen saldırısı Almanya, Avrupa ve ötesindeki ırkçı ilk saldırı da değildir, son saldırı da olmamıştır. 8’i Türk 10 kişiyi öldüren ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü NSU 5’inci yılına giren dava sürecini yakından takip ediyoruz. Dava sonucunda sayın Şansölye Merkel’in verdiği söz doğrultusunda saldırıların tüm bağlantıların ve arka planının ortaya çıkacağı ve toplum vicdanını tatmin edecek bir karar alınacağını ümit ediyoruz. Bu konuda hepimizin ortak beklentisi var. Farklı din ve kültürlerin çağdaş demokratik kurallar ve değerler çerçevesinde barış içinde yaşaması hepimizin idealidir. Bu süreç iki yönlüdür hem yabancıların içinde bulundukları ülkelerin kültür ve değerlerine uyum için çaba sarf etmesi hem de toplumun yeni ve farklı olana açık ve kabullenici tutum sergilemesi elzemdir. Siyaset ve medyanın bu süreçte sorumluluğu büyüktür. Ötekileştirici ve ayrıştırıcı söylemlerin terk edilmesi gerekiyor. Bunun için etkili bir iç denetimde şarttır. Kuzey Ren- Vestfalya eyaleti farklılıkları bir tehdit değil, artı bir değer olarak gören yapıcı yaklaşımı iyi bir örnektir. Diğer ülkelerin ve toplumların da bunu iyi bir örnek olarak alması bizce önemlidir. Eyaletteki 1 milyondan fazla Türkiye kökenlinin eğitimde ve iş piyasasında, fırsat eşitliğinden tam yararlanması için Türkiye olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Bizlerin ortak çıkarı yeni nesillerin tereddüt yaşamadan her iki kültürde kendilerini evlerinde hissetmelerini sağlamaktır” açıklamasını yaptı.