Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîmel-Hamülillâhi hakka hamdihî es-salâtü ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve mentebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz iki cihan saadetine sevdiklerinizle beraber cümlenizi nail eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyarak Cuma vaktine kadar zamanımızı ilmî müzarekeyle geçirmiş olmak ve böylece en büyük sevabı kazanmak niyetindeyiz. Ama bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamazdan önce peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruhu için ve âlinin, ashabının, etbâının, ahbâbının, cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhlarına, hâssaten Ebûbekir es-Sıddîk ve Ali el-Murtezâ'dan müteselsilen şeyhimize, hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar dünyanın muhtelif yerlerinden gelmiş, geçmiş, yaşamış, vazife görmüş evliyâullah büyüklerimizin, sâdâtımızın, meşâyihimizin, mürşid-i kâmillerimizin, sâlihlerin ruhlarına hediye olsun diye, bütün İslâm diyarlarını fetheden, tarih boyunca cihat edip ümmet-i Muhammed'e faide sağlayan bütün fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhları için ve uzaktan yakından bu dersi dinlemeye şu camiye gelmiş olan siz kardeşlerimizin bütün ahirete göçmüş olan geçmişlerinin ruhları için, sizin ve bizim de saadet ve selamete ermemiz, iki cihanda aziz ve bahtiyar olmamız için, Rabbimizin sevdiği kul olup da iki cihanda mutluluğa nail olmamız için bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyup hediye edelim. Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kemâ rü'ya an İbn Abbas radıyallahu anhümâ: Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şu metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîfinde buyuruyorlar ki; Men lem tenhehi salâtuhû ani'l-fahşâi ve'l-münker lem-yezded mina'llâhi illâ bu'dâ. "Kıldığı namaz o kılan kişiyi fuhşiyât ve münkerâttan alıkoyamıyorsa, vazgeçirememişse, namaz kılmasına rağmen onları yapmaya devam ediyorsa bu kişi ancak Allah'la mesafesi artma durumuna düşer!" Allah ile olan mesafesi gittikçe uzaklaşır. Allaha yakın bir kul olmak yerine gittikçe Allah'ın sevmediği bir kul durumuna gelir. Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîmede şöyle buyrulmuş:Bismillâhirrahmânirrahîm İnne's-salâte tenhâ ani'l-fahşâi ve'l-münker ve le-zikrullâhi ekber, vallahu ya'lemu mâ tasnaûn. "Hiç şüphe yok ki namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan nehyeder, alıkoyar, yaptırtmaz." Ama hakkıyla kılınmış bir namaz! İnsanı doğru yola döndürür, doğru yola sokar ve günahlardan keser. Fuhşiyât: Sözle veya fiilen hareket olarak yapılmış kötü şeyler.Münkerât: Aklın ve şeriatın hoş görmediği, kabul etmediği, nahoş işler. Namaz doğru düzgün kılınırsa kulu Allah'a yaklaştırır ve insanı fuhşiyâttan, münkerâttan keser. Ama bir namaz insanı fuhşiyâttan ve münkerâttan kesmiyorsa demek ki namaz kalitesiz, namazda bir kusur var, demek ki namaz Allahu Teâlâ hazretlerinin kabul edeceği, razı olacağı bir evsafta değil! O zaman ibadet oyuncak olmadığından Allahu Teâlâ hazretleriyle -hâşâ, sümme hâşâ- laubali bir kulluk muamelesi kötü sonuç verdiğinden dolayı kıldığı namaz insanı Allaha yaklaştırmak şöyle dursun, uzaklaştırmaya sebep olur. Yapılan ibadetlerin bir dış şekli, zahirî görünümü, ibadetin zahiri vardır: Namaz; elini, yüzünü, ayaklarını yıkayarak abdest alındıktan sonra kıbleye doğru dönülerek, eller kulak hizasına kaldırılıp Allahu Ekber diyerek giriliyor, Sübhâneke okunuyor, Fâtiha, zamm-ı sûre okunuyor, rükû, secde ediliyor, şu kadar rekât; es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah es-Selâmu aleyküm ve rahmetullah deniliyor. Bu şekil tamam. Bunu, isterse müslümanları aldatmak için arasına girmiş bir casus, bir hıristiyan bile şeklen yapabilir. Bu dış şekil. Mesela hırsız da camiye bir şey çalmak için gelmiştir; sünneti kılacaktır, herkes farza durduğu zaman, arka saftan gidip iyi ayakkabıları toplayıp çalacaktır, kılabilir; şekil. Ama bir de namazın içi, bâtını var. Namazın kılınması esnasında kişinin sahip olduğu şuur var, kişinin Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına yönelmesi ve Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına durduğunun şuurunda olması, namazın tadını tatması, zevkine varması meselesi var. Bu da iç tarafı oluyor. Haşaa, "indirmek" demek. Mesela Haşaati'l-asvât. "Sesler aşağı indi, alçaldı." mânasına geliyor. Huşu: Seste de alçalma, kalben ve gönül bakımından da mütevazı olmak, eğilmek.Dergâh-ı izzette, Allah'ın azamet-i celâl-i kibriyası karşısında, aşağı eğilerek, Allaha karşı saygısının olması lazım. Huşu ve hudu ile sessiz sakin bir şekilde kılınması lazım, insanın her söylenen sözün ve her yapılan işin mânasını düşünerek yapması lazım. Hadîs-i şerîfte namaz bir numunedir. Namaz da böyledir, oruç da bunun gibidir. Bazen bazı insanlar oruç tutarlar ama akşama oruç sevabı alamazlar.