Yunanistan’da patlak veren ekonomik krizin farkına, ülkenin Euro Bölgesi’ne girmek için üzerinde oynadığı ekonomik rakamların su yüzüne çıkmasıyla varıldı.
2009’da ülkenin başına geçen Başbakan Papandreu hükümetin borç krizine girdiğini kabul ederek, açıklanan yüzde 6’lık kamu borcunun aslında yüzde 12’in üzerinde olduğunu belirtti.
Temerrüde düşme riskiyle karşı karşıya kalan Yunanistan IMF’den ve Avrupa Birliği’nden yardım istedi. Troyka II. Dünya Savaşı‘ndan sonra en zor durumda bulunan ülkeye maddi yardımda bulunmayı kabul etti. Ancak bir şartla: Yunanistan kamu harcamalarında kesintiye götüren kemer sıkma politikalarını uygulamak zorundaydı.
Bu sert politikaların etkisi halka beklenilenin ötesinde olumsuz yansıdı. 2010-2012 yılları arasında protestolar başladı ve işsiz sayısı rekor düzeye çıktı. Geçinmekte zorluk çeken halk ırkçı tavırlar sergileyecek göçmenlerin işlerini çaldıklarını ve ülkeden ihraç edilmeleri gerektiğini savundu. Ağır darbe alan orta ve işçi sınıf ailel