samimi arkadaşlık

2015-01-01 22

Dünya bir destgâh ve bir mezraadır; âhiret pazarına münasip olan mahsulâtı yetiştirir.
Çok Sözlerde ispat etmişiz:
Nasıl ki cin ve insin amelleri âhiret pazarına gönderiliyor.
Öyle de, dünyanın sair mevcudatı dahi, âhiret hesabına çok vazifeler görüyorlar ve çok mahsulât yetiştiriyorlar.
Belki küre-i arz onlar için geziyor.
Belki denilebilir ki, onun içindir.
Bu sefine-i Rabbâniye, yirmi dört bin senelik bir mesafeyi bir senede geçip meydan-ı haşrin etrafında dönüyor.
Meselâ, ehl-i Cennet elbette arzu ederler ki, dünya maceralarını tahattur etsinler ve birbirine nakletsinler.
Belki o maceraların levhalarını ve misallerini görmeyi çok merak ederler.
Elbette, sinema perdelerinde görmek gibi, o levhaları, o vak'aları müşahede etseler, çok mütelezziz olurlar.
Madem öyledir; herhalde, dâr-ı lezzet ve menzil-i saadet olan dâr-ı Cennette,
عَلٰى سُرُرٍ مُتَقَابِلِينَ


Artık onların kalblerindeki kinleri (ve bütün kötü hisleri) söküp atmışızdır, (hepsi de) kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıya (oturmakta)dırlar. (Hicr, 47)
işaretiyle, sermedî manzaralarda, dünyevî maceraların muhaveresi ve dünyevî hâdisâtın manzaraları Cennette bulunacaktır.

(Bediüzzaman, Yirmi Dördüncü Mektup)