Avrupa Film Ödülleri'ne 'Ida' damga vurdu

2014-12-16 7

Avrupa Film Ödülleri (EFA) Letonya’nın başkenti Riga’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Polonya’dan ‘Ida’ filmi beş ödülle geceye damgasını vurdu.

Dünya Sinemasında Başarı Ödülü ise ’12 Yıllık Esaret’ filmiyle Oscar kazanan Steve McQueen’e verildi: “Sinema çok güçlü bir araç. Sinema hayatları değiştirebilir, kesinlikle düşünceleri değiştirir. Sanatçılar olarak bizim sorumluluklarımız var. Yaptığımız gibi görevimiz sadece eğlendirmek değil, aynı zamanda insanlığı ileriye götürmeye çalışmalıyız.”

İngiliz yönetmen Steve McQueen’in Amerikan Sivil Savaşı öncesi köleliği anlatan ’12 Yıllık Esaret’i, bu yıl en iyi film Oscar‘ını kazandı: “Bu dünya sinemasında başarı ödülü, hayat boyu başarı ödülü değil. Ben sadece üç film yaptım. Geriye değil ileriye bakıyorum. Neler olacağını göreceğiz. Gelecekte ne olacağını da bilmiyorum. Ancak bir şeylerin daha iyi olması için uğraş vereceğim. Bunun sonucunu ileride göreceğiz.”

En iyi oyuncu ödülünü İngiliz aktör Timothy Spall aldı. Sanatçı 18. yüzyıl ressamlarından William Turner‘ın hayat hikayesinde karşımıza çıktı. Filmin yönetmen koltuğunda Mike Leigh vardı: “Mike ile her zaman iyi bir şekilde çalışmak zordur. Çünkü o sizden katkıda bulunup yeni bir karakter yaratmanızı ister. Merhaba Mike. Şuna bak. Bak ne aldım. Bu Mr. Turner için. Hepimiz için. Bak filmimizle ne aldık. Bu harika.”

En iyi kadın oyuncu ödülünü Deux jours, une nuit (İki Gün Bir Gece) filmindeki performansıyla Fransız Marion Cotillard kazandı. Sanatçı Riga’daki ödül törenine katılmadı.

En iyi animasyon ödülünü yönetmenliğini Alessandro Rak‘ın yaptığı ‘The Art of Happiness’ aldı. Film Tibet’ten Napoli’ye gelip taksicilik yapan bir kişinin hikayesini anlatıyor.

Pawel Pawlikowski’nin yönettiği “Ida”, en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi senaryo dahil beş dalda ödülle zirvede yer aldı: “Sinema bir şeyleri harekete geçirmeli. Amaç sadece izleyiciyi filme çekmek olmamalı. Şuna bakın, buna bakın, işte burası ağlanacak yer, burası gülünecek yer. Bunun yerine izleyiciye söylenenden daha fazlasını ifade eden bir çeşit dil yaratmalısınız. Böylece bu insanların hafızasında ve düşüncesine çok daha uzun süre kalacaktır.”

1960’lı yıllarda Polonya’da geçen siyah-beyaz film rahibe olmak isteyen Ida’nın hikayesini anlatıyor.

Avrupa Film Akademisi başkanlığını yönetmen Wim Wenders yapıyor: “Avrupa’nın kendi sinemasına ihtiyacı var. Çünkü sinema duygusal bir dildir. Genelde Avrupa finansal ve ekonomik bir yapı olarak görülür. Duygulu yanı görülmez. Filmler işte bunu gösteriyor.”

Euronews muhabiri Wolfgang Spindler, töreni takip etti: “Polonyalı film yapımcılarının kutlanması için çok neden var. Bu siyah-beyaz film ‘Ida, yüksek sanatsal standardı ve büyük oyunculuk performansıyla bu gece büyük bir başarıya imza attı.

Free Traffic Exchange