Berlin Duvarı‘nın yıkılmasından 5 gün önce, Doğu Berlin büyük olaylara sahne oldu.
Meydanlara sığmayan yaklaşık 1 milyon gösterici basına özgürlük ve daha fazla reform için sokaklara döküldü.
9 Kasım 1989’da, seyahat düzenlemeleri üzerine kanun tasarısını tanıtma amaçlı düzenlenen basın toplantısında, hükümet sözcüsü, Günter Schabowski, İtalyan bir gazetecinin sorusuna yanıt olarak, “Aslında, yeni bir karar çıktı, her Doğu Almanya vatandaşı sınır kapılarından geçerek ülkeyi terk edebilecek.” haberini verdi.
Haberin açıklandığı anda televizyon programı için hazırlık yapan Alman gazeteci Jochen Sprentzel, yaşadığı şaşkınlığı anlatıyor:
“Program için hazırlık yapıyordum.. Işıklar, makyaj vs..Aniden editör gelip şöyle dedi: Hazır olun! Berlin Duvar açıldı. Walter Momper, [o zamanının Berlin Belediye Başkanı] stüdyoya gelecek” dediler. Sonrasında Schabowski’nin bu açıklaması ve seyahat etme özgürlüğü hakkındaki meşhur sahne yayınlandı.
O an çok şaşırdım çünkü biz bambaşka bir program planlamıştık. Böyle önemli bir olayın olabileceğine ihtimal dahi vermedik. Schabowski’nin açıklamasından hemen sonra, küçük çocuklarımız için önemli olan, bu yarım saatlik program yayına girdi. Bir Berlinli olarak, kariyerimdeki en önemli andı diyebilirim.”
Schabowski “Duvar kaldırıldı” dedi. Salonda oluşan şaşkınlık yerini sessizliğe bırakırken, gazetecilerin sorularıyla yeniden hareketlilik kazandı. Kimileri çıkışa doğru koşuşturdu.
Eski Sovyetler Berlin muhabiri Vyacheslav Mostovoy o an orada olanları şu sözlerle aktardı:
“Basın toplantısının sonuna geliyorduk. Öncesinde Schabowski genel konulardan bahsetmişti. Sonlara doğru ‘Bu arada, bugün biz, sınırları kaldırma kararı aldık.” dedi. Salonda sessizlik oluştu. Arkamızda oturan biri aniden kalktı ve koşar adımlarla salonu terk etti. Bizler gibi, Alman siyasetini yakından tanıyanlar için, bu gerçekten beklenmedik bir karardı.”
Berlin Duvarı‘nın kaldırıldığı açıklaması yapılır yapılmaz coşkulu bir kalabalık sınıra doğru akın etti.
Oradaki milyonlarca insan gibi şaşkınlığını gizleyemeyen Vyacheslav Mostovoy, Almanya’nın birleşmesinin sembolü haline gelen Brandebourg Kapısı‘na gitti:
“ Rus ünlü televizyoncularından, meslektaşım Alexandre Masliakov, Berlin’e geldi. Programı için röportaj yapmak istiyordu. Kameramanla birlikte Brandebourg kapısına gittik. Kamerayı çıkardık ve çekim yapmaya başladık. Unter den Linden meydanındaki banklarda oturanlar vardı. Bunlardan 2 tanesi bize doğru geldi ve çekim yapma iznimizin olup olmadığını sordu. İznimiz olmadan burada çekim yapamayacağımızı belirttiler. Meslektaşım çok şaşırmıştı.”
9-10 Kasım 1989 gecesinde, milyonlarca Batı Almanyalı Doğu Almanya sınırına doğru yürüdü. Sınır muhafızları kapıları sonuna kadar açtı ve Almanya eski günlerine yeniden kavuştu.
Vyacheslav Mostovoy tanık oldu o anı şu sözlerle ifade etti: “Üstü açılan bir araba kullanıyordum. Aracın üst camını açtık, kameraman ayağa kalktı ve çekim yaptı. Unutulmaz bir andı. Etrafımızdaki herkes alkışlıyor, bağırıyordu. Aracın içerisinde kimin olduğunun pek bir önemi yoktu. Halk o kadar mutluydu ki, sınırdan kim geçerse geçsin alkışlıyorlardı. Mutluluk çığlıkları atıyor ve ağlıyorlardı.”
Alman gazeteci Sprentzel, Berlin Duvarı‘nın yıkıldığını öğrenen halkın sevincini aktardı: “İki gün öncesinde, koşu yaparken ayak bileğimi kırmıştım. Programı sunmak için koltuk değnekleriyle, ayağım alçıda geliyordum. Çok yorucuydu. En azından oturarak sunabiliyordum ve ayağımın alçısı görünmüyordu. Sonrasında evimde kaldım. Eşime ‘Çabuk televizyonu aç’ dedim. ‘Hayır’ dedi ‘Ayağın kırık olsun ya da olmasın, değneklerini al, sınıra gidiyoruz’ dedi. Tüm Berlin halkı oraya toplanmış gibiydi. İki tarafta da bayram havası vardı. Duvarın üzerine çıkıp dans edenler…İnanılmaz bir ortamdı. 25 yıl sonra o anı sözlere dökmek inanın çok zor.”