KARTAL GÖKTAN: Başbakanımız çocukları terör örgütü tarafından kaçırılan anneleri kabul etti. Annelerle tek tek görüştü.
ADNAN OKTAR: Ama şimdi bak annelerle görüşmesi güzel. Tayyip Hocam’ın ellerinden öpüyorum. Devletin yapacağı nedir biliyor musun? Aslan gibi gidip çöküp, o çocukları alıp getirmektir. “Ne yapıyorsunuz burada?” dersin PKK’ya “dağılın” dersin, alır getirisin. Rica olur mu? “Çocuklarımızı bırakın” diyorlar. Adam “biz götürdük” diyor. Ne yapacaksın? Zaten şuradan şuraya duruyor dağın tepesinde bekliyor. Çocukların yeri de belli, gidip tepelerine çökersin, alır getirirsin, bu kadar açık. Devletin gücü buna bin kere yetecek derecede. İdris Efe bunların ümüğüne çökmüştü. Bunlar gık gık diye sesler çıkarıyorlardı. Devlet ellerinden aldı, hükümet ellerinden aldı. Gitmişlerdi ya, bordo bereliler falan feşmekan. Çırpınıyorlardı, yalvardılar “bizi bırakın” diye devlet de bıraktı. Biz öyle duyduk, kulağımıza öyle geldi, hem de en yetkili ağızlardan, yahut en yetkili ağızdan diyeyim. Bak diyor “devlet olarak çöktük, yalvardılar” diyor “o yüzden bıraktık” diyor “pes ettiler” diyor. Şimdi yine gidip tepelerine çöküp, alıp getirmeleri lazım. Rica olmaz. Devlet rica etmez, devlet söker, alır getirir. Davutoğlu mu görüşen? Başbakan.
KARTAL GÖKTAN: Evet, Sayın Davutoğlu fotoğrafı da vardı.
ADNAN OKTAR: Can o çok şeker insan iyi bir insan, güzel bir insan, nurlu insan. Ama belki şu amaçla yapıyorlardır. PKK’nın ahlaksızlığına dikkat çekmek için yapıyorlardır. Halk tarafından protesto edildiklerini göstermek için yapıyorlardır. O anlamda doğru. Ama bu işin usulü odur. Çıkarsın dağa gidersin, ensesine çökersin, alırsın herifi, havaya kaldırır alır getirirsin. “Ne işiniz var burada?” diye. Çocukları da kurtarırsın, usul budur. Zülkarneyn’e sonunda bunu isteyecekler, teklif edecekler “Ey Zülkarneyn” diyecekler. “bunlara bizimle onlar arasına bir set yap, bizi kurtar bu Yecüc ve Mecüc takımından” diyecekler. Oraya doğru gidiyoruz. Yecüc ve Mecüc kavmi.