ADNAN OKTAR: Aydın Gürbüz, “Aşk yalnızca Allah’a olmaz. İki insan arasında da aşk olabilir. Bu da çok temiz ve erdemli bir duygudur.” Tamam, güzel de, insanlar arasında tabii ki insanlar birbirlerini aşkla sevecek, fakat Allah’ın tecellisi olarak seveceksin. Tesadüfen meydana gelmiş maymunu seviyorsan, mikrobu seviyorsan ki öyle diyor. Hürriyet Gazetesi’nde başlık atmışlardı “Bizim Atamız Mikrop” diyor. Değil mi? “Veba mikrobu gibi mikrop” diyor “atamız.” “Solucandan oluştuk” diyor adam. Sen solucanı seviyorsan aşkla bu olmaz. Ama “Allah’ın tecellisini seviyorum” diyorsan “aşığım” diyorsan bu tamam. “Tesadüfen meydana gelmiş bir mahlûku seviyorum” diyorsan bu aşk olmaz ki bu. Nerenin aşkı? Sen Allah’ı fark edemeyecek kadar aklın bu durumdaysa, senin aşkına o inanır mı karşındaki insan? Der ki “adam daha bu Allah’ı fark edemiyor. Beni nereden fark edecek?” der. “Daha Allah’ı takdir edemiyor. Onun verdiği nimetleri takdir edemiyor. Benim güzelliğimi, benim iyiliklerimi nereden takdir edecek?” der. Değil mi? “Allah’a vefa göstermiyor. Bana niye vefa göstersin?” der. “Allah’a saygısı yok. Bana niye saygısı olsun” der adam. Bunu düşünecek Aydın Gürbüz. Gürbüzce düşünürse bunu anlar. Değil mi? Allah’ı fark edemeyecek kadar gözün kapalıysa orada karşındakini nasıl göreceksin sen? Onun kromozomlarını, kofullarını en ince detaylarına kadar, mühendislik harikası olarak yaratan gücü sen göremiyorsun. “Ben sana aşığım” diyorsun. Kim yaratmış onu? Kim sana beyninde gösteriyor? “Haberim yok” diyor. “Ondan bile haberim yok” diyor. Kendinden haberin yok birader senin. Nereden aşktan bahsediyorsun sen? Kendini bilmiyorsun ki, aşkı bilesin. Önce kendini bileceksin.