EBRU ALTAN: Hz. Mehdi (a.s), Hızır (a.s) ile görüşecek mi? Yani görüşürse de farkında olarak görüşecek mi?
ADNAN OKTAR: Onu senden önce, gelmeden önce bir kardeşimiz daha sordu. Hz. Mehdi (a.s) öyle bir şey olsa da söylemez yani Hz. Mehdi (a.s) kendine has sırları olacaktır. Hz. İsa Mesih (a.s)’in de kendine has sırları olacaktır. Peygamberimiz (s.a.v.)’in de kendine has sırları vardı. Masonluğun da kendine has sırları vardır. Ketumiyet ve sır, velinin vasfıdır. Mesela keramet söylenmez. Keramet şahsa mahsustur ama aleni oluyorsa mecburen söylenir. Aleni, aşikarsa, ama Hızır (a.s) görüştüğünde, tembihleyerek görüşür. Ne diyor? “Sakın bana itiraz etme” şartlı görüşür o, sakın bana itiraz etme, “Sakın bunu kimseye söyleme” der. O şekilde konuşur. Dolayısıyla Hz. Mehdi (a.s) zaten Hz. Mehdi (a.s) olduğunu bilmeyeceğine göre yani olay başka bir mecrada oluşacağı anlaşılıyor.
GÜLGÜN GÖKTAN: Ama yine de Hz. Mehdi (a.s) hidayetine, imanının artmasına vesile olur mu? Öyle bir görüşme.
ADNAN OKTAR: Aklın ihtiyarının kalkması gibi mi?
GÜLGÜN GÖKTAN: Yani Allah’ın o şekilde imanını, hidayetini güçlendirmesi Hz. Mehdi (a.s)’ın.
ADNAN OKTAR: Yekaze halinde olabilir, yekaze hiç bir zaman için aklın ihtiyarını kaldırmaz. Mesela Bediüzzaman diyor; “Beni bir meclise götürdüler” diyor. “Asrın bütün büyük şahısları oradaydı” diyor. Ve detay olarak fazla detaya girmiyor ama benim anladığım Abdulkadir Geylani, İmam-ı Rabbani gibi büyük alimler de var. Bir de Hızır (a.s) var, üslubundan o anlaşılıyor. Onu sorguluyorlar; “Ey helaket ve felaket asrının adamı” diye sorguluyorlar. “Söyle bize bakalım. Anlat neler biliyorsun?” diyorlar. Bediüzzaman konuşuyor, sonra diyor; “Yekaze halinden çıktığımda’’ diyor. “El pençe vaziyette yatakta otururken gördüm kendimi” diyor. Haberi yok yani. O mesela yekaze, uyanık zannediyor kendisini, yekaze uyanıklığa çok benzer. Bazen insanda olur ya, rüyasında, rüyasında olduğunu anlar, rüyasından uyanır ama yine rüyadadır. Oluyor değil mi bazen? Yekaze de böyle bir şeydir işte.