Fransız ressam Henri de Toulouse-Lautrec doğumunun 150. yılında Macaristan‘ın başkentindeki Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi’ne konuk oldu. Retrospektif niteliği taşıyan sergide sanatçının 36 yıllık kısa hayatının geniş özetini bulmak mümkün.
Müze Direktörü Laszlo Baan, serginin önemine dikkat çekiyor: “Koleksiyonumuzda 200’den fazla resim var. Bu dünyadaki en büyük sergilerden. Bu en son 50 yıl önce, sanatçının doğumunun 100. yıl dönümünde sergilenmişti.”
‘Gecelerin adamı’ diye bilinen Lautrec bir dönemin Fransa’sında gizli saklı ne varsa bütün çirkinliğiyle ortaya koyar.
Kuratör Kata Bodor, sanatçının diğerlerinden farkını anlatıyor: “Dansçılar ve şarkıcılar Lautrec’in afişlerinden mutluydu. Örneğin Jane Avril. Fakat Yvette Guilbert onun stilini sevmezdi. Ona göre Lautrec’in portreleri afişlerde çirkindi. Fakat o çirkin ya da güzel yüzler çizmedi. O çok özel ve tipik motifleri göstermek istedi. Bunun iyi bir reklam için anahtar olduğuna inanıyordu. Lautrec, kadınların gitmediği sadece geceleri erkeklerin müşteri olarak gittiği gece kulüplerini çizdi. Hayat kadınlarının günlük yaşamlarını göstermek istedi. Bu kadınlar sabahtan akşama kadar ne yapar hepsini resmetmeye çalıştı. Kabarık saçlarla kalkışlarını, duş alışlarını, diğer kadınlarla konuşmaları ve müşterilerini beklerken somurtan ya da gülen yüzlerini resmetti.”
Lautrec, döneminde yaptığı boyundan büyük afişleriyle sanata yeni bir yol açmış oldu.
Tiyatro tarihçisi Tamas Gajdo, onun resimlerinde gerçek karaktere ulaşmaya çalıştığını söylüyor: “O zamanlarda eğer bir kişi ironi konusuysa bu bir ayrıcalıktı. İşte bu yüzden o afişlerinde mükemmel olmayan güzellikleri gösterdi.Örneğin özel moda tasarımcıları Sarah Bernhardt‘ın kusurlarını gizlemeye çalışırdı. Ancak Lautrec gerçek karakterleri göstermeye cesaret etti. Belki de onun başarısının sırrı budur.”
1901’de 36 yaşında ölen sanatçı arkasında yaklaşık 2 bin eser bıraktı.
Sergi 24 Ağustos’a kadar Budapeşte Güzel Sanatlar Müzesi’nde gezilebilir.