Reporter, Europe’s Choise özel programı bu hafta Avrupa Halk Parti’nin komisyon başkan adayı Jean Claude Juncker’in hayatını konu alıyor. Yaklaşık 35 senedir aktif olarak siyasetin içerisinde yer alan Junckler, euro para biriminin kabulünde önemli rol oynadı ancak 2013 yılında adı bir dinleme skandalına karışınca partisinden uzaklaştırıldı ve şimdi de şansını komisyon başkanlığı için deneyecek. Onun hayatına kısaca bir bakış atıyoruz.
Haklı olarak Lüksemburg’da herkes onu tanıyor. Jean Claude Juncker bu ülkedeki 500 bin kişiye tam 19 yıl başkanlık yaptı. Şu anda ise Avrupa’daki 500 milyon insanın dikkati onun üzerinde çünkü o komisyon başkanlığı için yarışacak. Şimdi gelin bu adamı yakından tanıyalım.
Avrupa Halk Partisi gömleğini 59 yaşında giyen biri elbette siyasi arenada farklı bir kişiliktir. Juncker 20 yaşında iken Lüksemburg Hristiyan Sosyal Demokrat Partisi’ne katılarak hukuk fakültesini bitirdikten sonraki siyasi kariyerine başladı. 29 yaşında bakanlık, 40 yaşında meclis başkanlığı yaptı ve yaklaşık 19 yıl sonra adı bir dinleme skandalına karışınca partiden uzaklaştırıldı.
Juncker, euro para birimini öne süren Maastricht Anlaşması‘nın mimarlarından biri. 2005 yılında Eurogroup’un başkanı olunca kendisine ‘Bay Euro’ denilmeye başlanmış.
Neşeli ve eğlenceli biri ancak şu anki ekonomik krizi tartışırken sesi bir anda ciddileşiyor.
Kriz için bir zirveden diğer zirveye koşturmayı 2013 yılında bırakmış. Ancak her zaman kalbinde Avrupa var ve hep Avrupayı düşünüyor. Onu uzun yıllardır tanıyan Henri Grethen çocukluktan beri ona olan inancı dile getiriyor.
Henri Grethen, Lüksemburg Eski Bakanı: ‘‘Babasının ve onun akranlarının Nazi Almanyası‘na karşı üniforma içinde savaşmış olması ve acı çekmesi, Juncker de derin bir iz bırakmış. Babası İkinci Dünya Savaşı tecrübelerini kendisine anlatmış ve bu kıtanın birdaha böyle bir şey yaşamaması gerektiğini vurgulamış.’‘
Ancak Avrupa’nın barış içinde yaşaması kazanmak için yeterli değil. Bu sebeple Jean Claude Juncker daha az bürokrasi ve yaygara koparmadan daha entegre bir Avrupa mesajını insanlara taşımak için bütün kıtayı gezdi ve birçok yere uğradı.
Jean-Claude Juncker,Avrupa Komisyonu Başkan Adayı: ‘‘Avrupa tamamiyle büyük ve uzun sorunlara kafa yoruyor ve küçük, insanı sinir eden meselerle ilgilenmiyor. İnsanları basit işler ve kurallarla bıktırmak Avrupa’yı bir yere getirmez.’‘
Jean Claude Juncker, ‘sosyal pazar ekonomisi’ adını verdiği sistemi savunuyor ve tüm Avrupa’da maaşların minimum seviyeye inmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak bu fikrini acaba kabul ettirebilecek mi? Juncker‘ın uzun süre rakibi olan Lüksemburg Sosyalist Partisi’nden Robert Goebbels’in bu konuda büyük tereddütleri var.
Robert Goebbels, Avrupa Meclisi Üyesi: ‘‘Sosyal politika ile ilgili konularda yaptığı açıklamaları, Avrupa Birliği’ndeki maaşların asgari seviyeye indirilmesi fikrini samimi buluyorum. Buna inanıyor ve bunu söylüyor ancak bu fikrini gerçekleştirmesi çok zor çünkü Angela Merkel’e bağımlı durumda. Almanya’nın ve Merkel’in desteğini almadan komisyon başkanı seçilmesi çok zor.’‘
Jacques Santer, Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: ‘‘Nereden geldiğimizi bilmek durumundayız. Bu 1930’lu yılardan beri yaşadığımız en büyük ekonomik kriz. Ayrıca bu sorunla mücadele edecek vasıflara ve siyasal yapıya ulaşamadık. Bu bağlamda, farklı şartlar altında dahi bu durumdan bir çıkış yolu bulunmalı. Sonunda başarılı olacağına inanıyorum.’‘
Jean Claude Juncker‘ı Kıbrıs’ta, adanın güney bölgesinde yakalıyoruz. Rumlar bugün Avrupa Birliği’ne girişlerinin 10 yılını kutluyorlar. Ancak son günlerdeki kemer sıkma politikası ve durgun ekonomiden dolayı artan işsizlik sebebiyle Avrupa Birliği kavramı eleştiri alıyor. Eğer Kıbrıs’a dayattırılan ekonomik yaptırımlar dönemi Jean Claude Juncker Eurogroup’un başkanı olmasaydı, yardım paketi daha da gecikecekti.
Jacques Santer, Eski Avrupa Komisyonu Başkanı: ‘‘Kemer sıkma paketinin ağırlığını biraz abartıyoruz çünkü sonuçlara baktığınız zaman programın bankacılık sektörüne oranla Yunanistan, Portekiz, İrlanda ve İspanya’da başarılı olduğunu görüyoruz. Duruma bu şekilde müdahale edilmeseydi, sonuçlar daha kötü olabilirdi.’‘
‘‘Son olarak federal yapıya inanmayan faydacı gruba sesleniyorum. Avrupa’nın önceliği paylaşılan değerlerdir.’‘
‘‘Konuya olgun bir bakış açısı ile yaklaşırsak, Avrupa’nın kalitesi ve erdemi, şu anda ihtiyacımız olan hoşgörü ve yardımlaşmadır. Birbirimize ihtiyacımız var. Avrupa, sevgi ve dayanışma demektir.’‘