ADNAN OKTAR: Cenab-ı Allah diyor ki Yunus Suresi, 82, “Allah, suçlu-günahkarlar istemese de,” bak, adam suç işlemiş ve günahkar, ama istemiyor. Neyi istemiyor? Hakkı istemiyor, hak. “hakkı (hak olarak) kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” Yani İslam’ı hakim edecek. Mehdi’sini çıkaracak. İsa Mesih’i indirecek. Bak, diyor ki; “Allah, suçlu-günahkarlar istemese de, hakkı (hak olarak)” yani Allah’ın istediği güzel olan, doğru olan her şeyi, “kendi kelimeleriyle gerçekleştirecektir.” Allah kendi kelimeleriyle şu an hakkı gerçekleştiriyor. Suçlu günahkarlar istemiyor ama buna rağmen oluyor.
Bakın diyor ki Cenab-ı Allah, 83. ayette, şeytandan Allah’a sığınırım; “Sonunda Musa'ya” Hz. Musa (a.s)’a “kendi kavminin bir zürriyetinden (gençlerinden) başka” bir avuç gençten başka, “firavun ve önde gelen çevresinin kendilerini belalara çarptırmaları korkusuyla” o zamanki devletin azgın baskısı nedeniyle, “başka iman eden olmadı.” “Çok az bir genç topluluğu iman etti” diyor. “Çünkü firavun, gerçekten yeryüzünde büyüklenen bir zorba” enaniyetli bir zorba, “ve gerçekten ölçüyü taşıranlardandı.” Ölçüyü taşırmaktan Allah’a sığınmak lazım. Zorbalıktan Allah’a sığınmak lazım. Büyüklenmekten Allah’a sığınmak lazım. Büyüklendin mi, zorba oldun mu, ölçüyü taşırdın mı, Allah yerle bir eder. Bunu unutmamak lazım. Bak, bir avuç genç, o zamanın azgın firavun sistemine karşı halk panik halinde. Korkuyorlar. Ama bir avuç genç delikanlı. Gençler korkmaz. Korkmuyorlar, maşaAllah.
“Musa dedi ki: "Ey kavmim, eğer siz Allah'a iman edip Müslüman olmuşsanız” bak, Müslümanlık her devirde var. O zaman da Museviler Müslümanlar. Hani Yahudi falan diyor ya insanlar, Musevi. Müslüman. O zamanki isimleri de Müslüman yine. Musevi Müslüman. “La ilahe illaAllah Musa Resulullah” diyorlardı. O zamanki kelime-i şahadet öyleydi. Sonra “La ilahe illaAllah İsa Resulullah” dediler. Şimdi “La ilahe illaAllah Muhammeden Resulullah” deniyor. Hepsi hak, hepsi doğru. Bak, “siz Allah'a iman edip Müslüman olmuşsanız, artık yalnızca Allah’a (O'na) tevekkül edin" diyor. (Yunus Suresi / 84) Allah’a tevekkül dünyadaki en büyük lükstür. Diyor ki adam, “Çok lüks ve ihtişam içinde yaşamak istiyorum. Zengin olmak istiyorum.” Kardeşim, rahat edemezsin. Mutlu olmazsın. Koca sarayında sürünürsün. Allah vermesin, Allah vermesin, saraydaki avizeye kendini asıp intihar ediyor adam. Allah vermesin. Saray seni mutlu etmez. Allah’a tevekkül seni mutlu eder. En büyük lüks tevekküldür. Tevekkül ettin mi; -insan zayıf çünkü- her türlü ıstırap kalkar. Adam diyor ki; “Ben bugün ziyafet vereceğim. Falanca geldi mi? Tabaklar yerinde mi? Şıralar düzgün mü? Porselen tabaklar marka mı?” Eli ayağına şaşıyor. Acayip ıstırap çekiyor. Yani Allah tevekkülünü kaldırdığı için her şeyde ayrı ıstırap çekiyor. “Acaba” diyor adam “bunlar dedikodu yapacak mı? Bir şey söyleyecekler mi? Yemeklerden memnun olacaklar mı?” Ziyafete bak, çektiği acıya bak. Tevekkülde bunların hiçbiri olmaz. Mutlu gelir, mutlu gider, mutlu rahat yaşar. Ben çok küçük örnekler veriyorum. Yoksa önü sonu gelmez. Elinde bir ben çıkıyor, “Eyvah, kanser oldum” diyor. Mesela ciğerinde bir hırıltı duyuyor; “zatürre oldum herhalde” diyor. “Öleceğim herhalde” diyor. Önü sonu gelmez. Tevekkül en büyük lükstür. Allah nimet olarak yaratmıştır. Diyor ki, “Allah bizden tevekkül istiyor, şunu istiyor, bunu istiyor” hepsi senin mutluluğun için istiyor. “Namaz kıl,” mutlu olursun namaz kıldığında. Abdest aldığında mutlu olursun. Tevekkül ettiğinde mutlu olursun. Allah’ı andığında mutlu olursun. Kuran okuduğunda mutlu olursun. Kafan açılır. Çünkü zayıf varlıksın. Buna ihtiyaç duyulacak şekilde Allah seni yaratmış. Bu güzellikleri yaşamazsan boğulursun. Bu, suda boğulmayı önleyen nimetler. Can kurtaran nimetlerdir. Kuran’ın bütün hükümleri cankurtaran hükmündedir. Yoksa insan boğulur. Hayat onu boğar. İnsan suyun içinde yaşıyor zaten. Bu güzellikler olduğu için insan boğulmadan yaşıyor. Bu olmadığında boğuluyor insanlar, bu nimet olmadığında. Suyun dibine batar hemen. Hz. Nuh (a.s) kavminin durumu gibidir hep insanlık.
“Dediler ki: "Biz Allah'a tevekkül ettik;” ne güzel. “Rabbimiz, bizi zulmeden bir kavim için bir fitne (konusu) kılma." (Yunus Suresi / 85) Zulmeden bir kavmin fitne konusu kılma yani “Bizi bu zalimlerle imtihan etme Ya Rabbi” diyorlar Müslümanlar. Allah istese imtihan edebilir. Ama “isteme Ya Rabbi” diyorlar.
"Ve bizi, kafirler topluluğundan rahmetinle kurtar." (Yunus Suresi / 86) Ebcedi 2018. Demek ki müminler bu acıdan, bu azaptan 2018’lerde kurtulaca