BİRİLERİ 'MONTAJ' DİYE BİR YERLERİNİ YIRTADURSUN, BİZZAT KENDİM ÇEKTİM... İŞTE İZMİR İŞTE TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN BAŞBAKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN...
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 16 Mart'ta İzmir'de İzmir tarihinin en büyük mitingini gerçekleştirdi. Malum kesimler 'montaj', 'taşıma' dediler, yolların İzmirlilere kapatıldığını iddia ettiler, balkonlara tomalarla su sıkıldığını öne sürdüler, ama vandalizmin iki gün İzmir'de nasıl kol gezdiğini yazmadılar, elleri biralı soytarıların küfürlerini, hakaretlerini, sağa sola sataşmalarını kimse görmedi. İzmir akın akın Başbakan Erdoğan'a koşarken ben oradaydım, yüzbinlerin coşkusunu bizzat gördüm, hem resmettim hem kaydettim.
Başbakan Erdoğan o kadar mütevazı ki, Emniyet İzmir mitingindeki kalabalığın 250 bin civarında olduğunu bildirdiği halde, akşam katıldığı canlı yayında kendisine sorulan "meydanda kaç kişi vardı?" sorusuna 180 bin cevabını verdi. Eğer birilerinin iddia ettiği gibi, Erdoğan'ın montaj ya da taşıma derdi olsaydı polisin verdiği rakamı söylemesi beklenirdi. Ben açık söyleyeyim, Gündoğdu meydanı taşıyamadı, kaldıramadı Erdoğan sevgisini. Ara sokaklarda meydanı göremeyen on binleri de gördüm ben, balkonlarda "Recep Tayyip Erdoğan" diye bağıranları da...
Ama balkonlarda bir şey daha vardı, o malum tayfanın tetikçi gazetesi Yılmaz Özdil'in kurnaz estetiğine büründürdüğü İzmir değil, her an patlamaya hazır, her an saldırmaya hazır, içinde beslediği korkunç bir kin ve nefretle duran insanları da gördüm. Balkondan attığı sloganlarla sokaklarda dolaşan gençlerin hayatını hiçe sayan kokoşları da gördüm.
Kendisini çok başka bir yerde gören insanlar bunlar, halkın arasına karışamazlar, asla milletin bir parçası olamazlar, onların tarihi halksız halkçılık, milletsiz milliyetçilik tarihidir.
İzmir bu sefer kurtuluşu istediğini haykırdı kim ne derse desin, ne yazarsa yazsın. Hangi paralel senaryo çizilirse çizilsin artık dönüş yok.
İşte İzmir ve işte kurtuluşun ilk adımı...