DİDEM ÜRER: Başbakanımızın bugün güzel bir konuşması olmuştu. Avrasya İslam Şurasında tüm dünya Müslümanlarını birlik olmaya davet eden mükemmel konuşma yaptı. Şöyle söyledi; “Bizim başımız öne eğik durmayacak. Tam aksine dik duracağız, omurgalı olacağız” dedi ve Fetih Suresi’nin 3. ayetini okuyarak, “biz bu yardımın bizimle beraber olduğuna inananlardanız. Ve bu yardımın yakın olduğunu da biliyoruz. Bir çok meselede bakıyorsunuz hükümler çok farklı durumdalar. Niye? Çünkü kaynaklar çeşitlendiriliyor. Öyleyse bizim kaynağımız kitabımız Kuran ve onun yanında sünnet ortada. Biz niçin böyle darmadağınık bir durumdayız? Niçin savrulmuş durumdayız? İnsanların savrulmasından öte fikrin, düşüncenin savrulması çok tehlikelidir. Bunu toparlamamız lazım. Eğer bilgide, bilimde bunu toparladığınız anda, işte o zaman sırat-ı müstakim üzerinde oluruz. Aksi takdirde olamayız. Bunu başarmamız lazım” diye konuştu.
ADNAN OKTAR: Hay maşaAllah. Şu üslubun güzelliğine bak. Son zamanda yaptığı en güzel konuşma. Muhteşem, tebrik ediyorum. Ağzına diline sağlık, Allah ömrünü uzun etsin, Allah hidayet versin. Mehdiyet’i özetlemiş, nefis konuşmuş çok şahane.
DİDEM ÜRER: Hocam, Başbakan Erdoğan’ın konuşmasını devamında, bir dinin mensuplarının yaptığı hatadan tüm dinin suçlanamayacağını şu sözlerle ifade etti; “Biz İslam dinini mensupları olarak Hz. İsa (a.s)’ı da, Hz. Musa (a.s)’ da kendi peygamberlerimiz olarak gören, onlara hürmette kusur etmemeyi kendimize şiar edinen insanlarız. Ancak aynı hürmetin, aynı dikkatin, aynı hassasiyetin Müslümanlardan ve Müslümanların kutsal değerlerinden esirgenmesini, küresel vicdan ve küresel adalet adına çok çok büyük bir çifte standart olarak görüyoruz” dedi.
ADNAN OKTAR: Benim hayret ettiğim, Başbakan maşaAllah, istese o klasik bazı şahıslar gibi davranabilir. Mehdiyet’i görmezden gelebilir, İttihad-ı İslam’ı görmezden gelebilir. Klasik siyasetçi gibi davranabilir. Yine Allah’tan, dinden bahseder de ortalı bir üslup kullanabilir. MaşaAllah. İşte o ömrüne bereket getirir, hayatına bereket getirir. Sağlık, sıhhat getiriyor ona, başarı getiriyor, genel kabul meydana getiriyor. Eğer Mehdiyet’e uymasaydı, Allah bu başarıyı vermezdi ona. Çoktan giderdi, Allah vermesin. Mehdiyet’e titizlikle uyduğu için, Allah bereket veriyor, maşaAllah. Ömrüne bereket olsun, inşaAllah. Bugünkü konuşması, nefis.
Şimdi burada o kadar ince mesaj vermiş ki, mezheplere de dikkat çekmiş. Bölünmelere dikkat çekmiş. “Kuran’a uysak her şey biter” diyor. Peygamberimizin sünneti zaten Kuran. Bunu usturubuyla anlatmış. Şahane olmuş, çok güzel konuşmuş. Ve İttihad-ı İslam’ın tek çözüm olduğunu söylüyor, Mehdiyet’in tek çözüm olduğunu söylüyor, bazı cahillerin yaptığı anormal tavırların da İslam’a mal edilemeyeceğini söylüyor. Her şeyi çok güzel özetlemiş. Çok güzel, maşaAllah. Ben Başbakanımızın bu kadar şuurlu bir Müslüman olmasını, iftiharla değerlendiriyorum. Ne taviz veriyor, ne oyun oynuyor, ne yobazlara yaranmaya çalışıyor. Hak ne ise gürül gürül söylüyor. Başbakanlık çekinebilir aslında böyle şeylerden. Hiç çekinmiyor, helal olsun, aferin. MaşaAllah, ömrüne bereket olsun.
Üslup, Mehdiyet üslubuyla sürekli paralel gidiyor hep. Bu ona hep bereket getirecek.
MaşaAllah, Şeyh Nazım Hocamızla Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan gençliğindeki görüşmesi. Göster. Allah Allah, Allah Allah. O bereket yeter sana yeter Tayyip Hocam. Ne güzel, Şeyh Nazım Hocamızdan nazar almışsın, dua almışsın, ona saygı hürmet göstermişsin, o sana ömür boyu yeter. Onun bereketiyle Allahualem bu başarın, ben sana söyleyeyim, maşaAllah. O sana Mehdiyet’in güzelliğini, sıcaklığını hissettirmiş demek ki, maşaAllah.
Tayyip Hocamız ehli tarike hep saygılı oldu. Cemaatlere hep saygılı oldu. Müslümanların büyüklerine saygılı oldu. Allah oradan ona bereket getirdi. Allah onu sevdirdi. Beladan, fitneden onu korudu, maşaAllah. Himmet altında şu an. Evliyanın himmeti üstünde, onun için çok rahat hareket ediyor, maşaAllah.