DİDEM ÜRER: Hocam, Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonunda başkanlık ve parlamenter sistemle birlikte BDP’nin Türkiye’yi 20 bölgeye bölen özerklik projesi tartışıldı. BDP, Güneydoğu dışında Karadeniz gibi diğer bölgelerde de bölgesel meclis olmasını önerdi. Partiler bu öneriye karşı çıktı. Basına kapalı toplantıda, AK Parti’nin önerdiği başkanlık sistemine de, üç muhalefet partisi karşı çıktı. Sayın Mehmet Ali Şahin, “başkanlık sistemi için bizim olmazsa olmazımız değil” dedi.
ADNAN OKTAR: Yok, ben zaten olmaz dedim, o olmaz. Olmaz deyince olmaz. Başkanlık. Önce ayarlama yapacaklar, Osmanlı sitilini andırır böyle ilginç güzel bir şey yapacaklar zannettim. Bu, valileri halk seçsin olayı devreye girince konu bitti. Bundan sonra mümkünü yok. “Yok böyle bir şeyi yapmayacağız” deseler dahi kabul etmiyorum. Başkanlık sistemi olmaz. Valilerin seçilmesi konusu da olmaz. Öyle şey olur mu? Farz edelim mesela bir mahalledeyiz. Mahallenin yönetimi o zaman biz de olsun. Arkadaşlarımızdan birisini başkan seçsinler. Devlet ne o zaman? Olur mu öyle şey? Merkez sistemi olması lazım. Birlik ve beraberliğimizin damgası o. Her zaman söylüyorum; Diyarbakır’a Laz vali gidecek. Mardin’e Arnavut vali gidecek. Siirt’e Çerkez vali gidecek. Ankara’ya Kürt vali gelecek. İstanbul’a Kürt vali gelsin. Böyledir bunun güzelliği. İç içe olacağız, kardeş olacağız. Olur mu öyle şey? O ayrışmayı hızlandıracak bir şey olur o. İşte biz, sadece Kürtçe konuşalım diyorlar. Kendi valimizi kendimiz seçelim. Kardeşim, işte bu bölünme. Bölünme istiyorsunuz, ayrılma istiyorsunuz. Ne gerek var? Niçin ayrılıyorsun? Benim kardeşlerimizin, bizim çocukların büyük bölümüm Kürt. Delikanlılar hep Kürtler. Aklımızın ucundan dahi geçmez. Ne istiyorsunuz? Ne yapacak o çocuklar peki o durumda? Siz orada haşa, Allah esirgesin, Kürdistan kuracaksınız, diyecekler çocuklar, “biz Kürt’üz. Hadi bize müsaade biz memleketimize gidelim, siz de burada kalın.” Peki babası Kürt, anası Çerkez olanlar var ne yapacak onlar? İki tane pasaport mu alacaklar? Bu çok ürkütücü, bunlar acayip şeyler. İttihad-ı İslam gibi güzellik varken, birlik beraberlik gibi güzellik varken, böyle ürkütücü üsluplara yaklaşmak, ağza alıp anmak dahi doğru değil. Tartışmaya açıyorlar. Tartışmaya niye açıyorsunuz? Ne gerek var tartışmaya açmaya? Mesela farz edelim kötü bir şey. Kötü bir şey tartışmaya açılır mı? Kötü o, belli. Bölünmenin neyini tartışmaya açıyorsun? Dolaylı yoldan bölünmeye yol açıyorsan, yine kötü. Bir şekilde yol açacaksan, yine kötü. Biz sağlamcı olmak durumundayız. Ahir zamandayız, çok tehlikeli bir dönemdeyiz.