DİDEM ÜRER: Sayın İbrahim Tatlıses kendi kanalında canlı yayına uğramış. Ne söylesin diye sorulunca, müzik olarak, Ankara’nın bağlarını istemiş, “bu parçayı çok seviyorum” demiş.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Demek ki zevkliymiş ama o çok güzel söyler, kendi de çok güzel söyler. O mübarek insana nasıl kıydılar, ben daha hala anlamıyorum. Bütün neşesini kaçırdılar, şevkini kaçırdılar. Ne büyük zulümdür. Ne kadar münasebetsizlik, ne kadar büyük gaddarlık, acımasızlık. Ne geçti elinize? Şevkini neşesini kırdılar, kenara koydular.Ne oldu yani, Türkiye ne kazandı, siz ne kazandınız, nedir bu? Sanatçı kolay mı, Türkiye’nin çok değerli, çok önemli, neşe saçan mühim bir sanatçısını ne hale getirdiler?
DİDEM ÜRER: Hocam sürekli Allah’ı anıyormuş ve sürekli dua ediyormuş. Saz sanatçısına,“Allah seni sevsin, Allah seni sevdirsin, Allah seni sevindirsin. Cenab-ı Hak bir adamı seviyorsa, bir adamı sevdiriyorsa, o adamdan güçlüsü yok. Yeter ki, Allah bunları senden eksik etmesin” diye dua etmiş.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah, Allah kalbini daha da açsın. Ama Allah’a şükür sağlığı sıhhati yerinde, nedir, kolu yani biraz rahatsız gibi görünüyor, değil mi? Sahabeler de savaşta kolunu bacanı kaybediyorlardı. Hiç bir şey olmaz, yine çıksın şarkısını söylesin. Ankara’nın bağlarını dinlemek isteriz ondan. Sanatçılara herkesin destek olması lazım, herkesin şefkatle yaklaşması lazım, sanatçı bütün dünyaya aittir, değil mi? Özellikle Türkiye’de. Ne güzel neşe saçan, sevinç veren bir insandı. Yani çok büyük vicdansızlık yaptılar. Neyse, artık kaderindeymiş. Allah’ın takdiri o, bir hayır vardır.