DİDEM ÜRER: Ankara’da yaşayan bir kadın, eski eşi tarafından ölümle tehdit edildiğine dair savcılığa 7 kez suç duyurusunda bulunmuş, verdiği üç dilekçe delil yetersizliğiyle takipsizlikle sonuçlanırken, diğer 4 dilekçe hakkında herhangi bir işlem yapılmamış. Bunun üzerine bu hanım, Ankara Barosu Gelincik Merkezine başvurmuş. Mahkeme, eski eşin kadına yaklaşmama tedbiri koymuş, ancak buna rağmen eski eşi yolunu keserek on yerinden bıçaklayarak yaralamış. Hastaneye kaldırmışlar, ancak hayati tehlikesi devam ediyormuş.
ADNAN OKTAR: Başbakanımızdan ben rica ediyorum, bu kanunda esaslı bir değişiklik yapsınlar. Bu akıl almaz bir boyuta ulaştı, bu çok acayip bir şey. Kadınlar çok mazlum, tatlı varlıklar. İtin, kopuğun, çakalın eline düşüyor kadınlar. Adam diyor; “Ben sana kafamı taktım” diyor. Böyle şeylerde polise sözlü ifadesi yeterli olması lazım. Takipsizlik olur mu? Kadın durduk yere söyler mi bunu? Ne zoru var? Tamam, öbür konularda olsun ama bu konuda olmaz. Kadın başvurduğunda, konu bitsin. Polis hemen gereken önlemi alsın. Polis zaten şahsi kanaatiyle anlar. Adamı getirip ifadesini aldı mı, adam belli, it-çakal. Polis sürekli takip etse, sürekli rahatsız etse, o çakallığı yapamaz. İzlendiğini bilse, yani zor bir şey değil. Ama ben canlarıma defalarca söyledim. Diyorum ki; gidin kahvehanedeki gençlere söyleyin, camide halka söyleyin. Sırf adli makamlara aksettirmekle bırakmayın. Halk da haberdar olsun. Ben düşünüyorum, mesela bana bir genç kız gelse öyle, “Hocam birisi beni tehdit ediyor” dese, bu benim için çok hayati bir görevdir artık. Hukuki başvurusunu da yaparım ve o şahsı da eğer gözümün önündeyse, dikkatlice takip ederim. Ve en ufak bir hareketinde polise bildiririm, engel de olurum. Gayet de kolay. Ben şaşırıyorum. Bas bas bağırıyor. Altı, yedi kere şikayet ne demek? Bir kere bile yeterli. Bu çok büyük olay. En gereksiz konularda oturup protesto gösterileri yapıyorlar. En hayati konulardan bir tanesi bu. Bunda, Başbakanlığa yazı yazsınlar, İçişleri Balkanlığına yazı yazsınlar, bu kanunda bir düzenleme olsun. Hanımefendiler 155’e söylediğinde, polis evine gelsin, bir tutanak tutsun polis, bitsin, o kadar. Ondan sonra hemen hanımefendiye bir koruma. “Devlete pahalıya mal olur.” Kardeşim neyse veririz. Birde hanımefendiler ite-çakala yüz vermelerine şaşırıyorum. Belli ki bunlar baş belası olacak. Bu heriflere niye yüz verirsiniz? Bu pislik heriflerle niye gider tanışırsınız? Bunlarla niye samimi olursunuz bu alçaklarla? Niye adam yerine koyuyorsunuz bunları? Yok parası varmış, yok bilmem ne. Başlarını belaya sokuyorlar. Allah’tan korkmadığını görüyorsun. Psikopat olduğunu görüyorsun, çakal olduğunu görüyorsun. Ne maceraya girersin? Allah’tan korkmayan kimden çekinir? Allah’tan korkmuyor adam. Genel olarak böyledir. İstisnalar ayrı. Ama genel olarak böyledir. Bu bizi çok rahatsız ediyor, bunun önü-sonu gelmiyor. Canlarım benim hep güzel güzel hanımlar. İtin, kopuğun bıçağıyla, tabancasıyla hep şehit oluyorlar benim bir tanelerim. Bu rezilliğe bir son verilsin, bu rezalete.
O, sevimli bir Bakan Hanım var, Fatma Şahin. Konuşması falan, tip de çok tatlı, konuşma da çok tatlı, çok sevecen. Benim gördüğüm hanım bakanların içinde en sevimlisi, dünya tarihinde gördüğüm en sevimlisi o. O, tatlı tatlı anlatıyor. Ama bu tip süreçler başka şeyde olabilir ama bu konuda olmaz. Adam mesela keyfi şikayet edebilir. Onlarda tabii ki gerekir. Ama tabii ihtiyati tedbir yap. Ne olur yani bir polis verilse ne kaybedilir? Adamı çeksin mesela polis karakolda, evinde silah araması yapsın, bunun bıçağı oluyor, bilmem neyi, silahı oluyor. Biraz konuştursun, karakterini, kişiliğini anlasın mesela. Bir gece tutsunlar, sabaha kadar konuştursunlar. Bu neyin nesidir? Nasıl bir adamdır? “Seni gölge gibi takip edeceğiz” desinler. Biraz yıldırsınlar. Polisin yıldırması makul bir şey. Kanunla onu tespit etsinler. Onu meşru hale getirsinler. Polisin yıldıracak gücü olsun.
“Devlet yine koruyamadı.” Şu ne kadar acayip bir şey. Ve milleti bu ne kadar rahatsız ediyor, yani bunu tarif edemem. Çakal adam, gidiyor elinde bıçağı alıyor, bunlar hep güçsüz, iktidarsız, zavallı, aşağılık kompleksi içersinde akılsız tipler, pislik herifler. Canlarım, benim güzellerim aslan gibiler. Bu pisliklerden tiksiniyorlar. Onlar da onların hayatını elinden alıp, o kıskançlıklarını öyle dile getirmeye çalışıyorlar. Onları şehit ediyorlar. Aptal. Halbuki, ahirette sonsuza kadar cehennemde kalacak onu akıl edemiyor. Hasetliğinin öyle dineceğini zannediyor. O cennete gidecek. O şehit olur cennete gider, sonsuza kadar cennette yaşayacak. O salak da sonsuza kadar cehennemde kalacak. Güya intikam almış oluyor.