ADNAN OKTAR: Bak Katolikleri ikna etmişler. Bütün dünya Katolikleri Darwinizm’i savunuyor. Papa da Darwinizm’i savunuyor çünkü baskı var üstlerinde. Yıldıkları için, adam kendi kiliselerinde, kendi toplantı yaptıkları yerlerde ateistleri çağırıyor, Darwinist, materyalistleri çağırıyor. Darwinizm propagandası yapıyor. Aksini söyleyenlere tavır alıyorlar. Musevilerde de bu var. Mesela İsrail’de üniversitelerde Darwinizm’in geçersizliğini anlatmak mümkün değil. Anlatamıyorsun geçersizliğini. İsrail üniversitelerinde Darwinistler hakim. Amerikan üniversitelerinde Darwinistler hakim Amerika’nın bütün üniversitelerinde. İngiltere’deki bütün üniversitelerde Darwinistler hakim. Rusya, Çin zaten onları söylemeye gerek yok. Bütün Avrupa’da. Ama Türkiye’de elhamdülillah “İmanlı millet, kahraman ordu” diyor Bediüzzaman. Darwinizm’in geçersizliğini anladı ve gördü. Kitaplarla, anlatımlarla ikna ettik.
Hoş, bazı dindarlar görüyorsunuz bizim ilahiyatçı profesörlerin çoğu Darwinizm’i savunuyorlar. Bir kısmı da haberi yok,bir kısmı da çok ilkel mantıklar öne sürüyor. “Maymunlar niye o zaman insan olmuyor, şu anki maymunlar?” diyor. Adam sana, ne diyor? “Bu bir süreç” diyor, değil mi? “Beş milyon yıl sonra, on milyon yıl sonra bu maymunlar da insan olacak.” diyor. Sen aksini iddia edemezsin ki, onun teorisine girersen, onun mantığına girersen ama bizim anlattığımız tarzda fosillerle ispat ettin mi konu biter. Çünkü net delil. Elle tutulur, gözle görülür bir delil. Proteinlerin yapısıyla tarif ettiğinde net biter. Çünkü proteinin tesadüfen olması mümkün değil.
Ruhun yapısı, ruhu anlamadıkları için ruhu anlatamıyoruz. Ruhla konuyu anlatmak mümkün olmuyor. “Gören kim” diyoruz. “Ben görüyorum” diyor. Ne diyeceksin adama. Nerenle görüyorsun? “Gözümle görüyorum” diyor. Benim onun beyninin içinde bir görüntü olduğumu bilmiyor o. Fark etmiyor. Anlatsam da anlamıyor. Sesin beyninde oluştuğunun farkında değil. Sesi nerede duyuyorsun? “Orada duyuyorum.” diyor. Halbuki beyninin içinde duyuyor haberi yok. Eşyaya dokunuyor. “Nerede hissediyorsun?” diyorum. “Burada hissediyorum, dokunduğum yerde” diyor. Beyninin içinde hissettiğinden haberi yok. Okuyor biyoloji kitabında, “Hissi beyinde alırsınız” yazıyor. Haberi yok. “Yok, parmağımın ucunda alıyorum.” diyor. Görüntü beyinde oluşuyor, yazıyor biyoloji kitabında. Okuyor, anlamıyor. “Görüntü orada, bak karşıda duruyor.” diyor. Halbuki beyninin içindeki görüntüyü söylüyor. Haberi yok. Onun için oradan konuya pek girmiyoruz. Çünkü elle tuttuğu, gözle gördüğü şeyler onun için önemli oluyor. Onun için biz de konuyu oradan net bitiriyoruz. O yüzden çok çabuk netice aldık. En etkili şey fosil sergileri bir; ama en etkilisi kitaptır. Özellikle broşürler çok kolay okunur broşürler, küçük broşürler. Mesela cep broşürleri. Cep broşürlerini çoğaltmak lazım. Çok fazla dağıtılması lazım. Alaeddin Şenel ne diyor? “Milyonlarca broşür dağıttılar.” diyor. Çünkü hakikaten çok etkili olmuştu o devirde. Yani büfelerde, orada burada her yerde dağıtılmıştı. Ondan sonra da Darwinistler bir daha bellerini doğrultamadılar. Türkiye’de neticenin alındığını zaten resmi raporlar, Avrupa’nın Amerika’nın üniversiteleri açıklıyor. Türkiye’de konu bitmiş. Ben sadece verdiğimiz emeği fark etmeleri için gösteriyorum. Yoksa ben bu filmleri de göstermem. Bu konuların benim için hiç önemi yok. Fakat verilen mücadeleden birçok kişinin haberi yok. Daha hala misvaklanmanın önemini anlatıyor, daha hala böyle olmayan hurafeleri anlatmakla uğraşıyor. Misvak tabii ki vardır. Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanında kullanılmış ama şu an diş fırçaları var. Yani mühim olan dişin temiz olması. O an misvakla temizliyor, misvakla tamam. Diş fırçasıyla sen temizleyebiliyorsan, amaç dişin temiz olması, onu ne şekilde elde ediyorsan et. Ama dişini temiz hale getir. Bizim meydana getirdiğimiz ferah ortamlarda, güvenli ortamda bütün İslam Alemi şu anda çok rahat ediyor. Eskiden Darwinistler nefes aldırmıyorlardı. Ben Darwinistlerin kişiliğini göstermek için bu filmleri gösteriyorum. Yani riskin ne kadar büyük olduğunu, ne kadar zor bir ortamda mücadele ettiğimizi göstermek için. Yoksa bunlar gösterilecek filmler değil, gereksiz. Ama birçok kişi bunun farkında değil. Sıcak evinde oturuyor, işine gücüne bakıyor. Gayet kolay zannediyor. Kolay olmadığını göstermek için gösteriyorum. Ne kadar zor bir ortamda mücadele ettiğimizi göstermek için gösteriyorum. Bunlarla uğraşırken başka konularla, başka sorunlarla ilgileniyoruz. Orada tebliğ yapıyoruz, anlatıyoruz. Bir yandan bilgimizi arttırıyoruz. Araştırmalar yapıyoruz. Kitap çalışmaları var, CD çalışmaları var onlara vakit ayırıyoruz. Ticaretle ilgilenen kardeşlerimiz oluyor. Yani yoğun bir faaliyet olmuş oluyor. Bazı arkadaşlar da bizi böyle mirasyed