DİDEM ÜRER: Hocam Mardin Devlet Hastanesi’nde görevli polis memurlarının içinde bulunduğu araca hastane önünde üç terörist tarafından uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Saldırıda araçta bulunan bir polisimiz şehit oldu.
ADNAN OKTAR: Allah rahmet etsin efemize, şehidimize. Ben olayın en akılcı, en doğru yolunu söylüyorum. Karşımızdaki adamlar otuz yıldan beri kitap okuyor. Marksist eserler okuyor, Leninist kitaplar okuyorlar. Dünyadaki bütün Marksistlerle görüşüyorlar. Materyalist kitapları, eserleri, filmleri seyrediyorlar. Müthiş bir Marksist kültür, müthiş bir materyalist kültür gelişmiş durumda. Adam onun hayalleri içerisinde, öyle bir hayattan mutlu olacak şekilde yaşıyor. Şu an bir Marksist topluluğa dinden bahsettiğinde o onu mutlu etmez, ayrıca çok rahatsız eder. Dinin olmadığı bir toplumda rahat edecek gibi kendilerini yönlendirmişler. Dinin adını bile duymak istemez. Onun için, mesela fosil sergisi oluyor, fenalık geçiriyor adam. Fosil sergisini kırıp yıkıyor. Dayanamaz. Mesela ezan sesi duyuyor, dayanamıyor. Kuran sesi duyuyor, dayanamıyor. Ayette de var, Allah söylüyor; “Dayanamazlar, onları rahatsız eder” diyor. “Allah anıldığında kaçabildiklerince kaçtıklarını görürsün” diyor. Müslüman’da da tam tersi, o da Allah’ın anılmadığı ortamda rahatsız oluyor. Yani yaşayamıyor. Şimdi Güneydoğu’daki kardeşlerimiz dindar olduklarına göre onların yaşayacağı ortamı Allah onlara Kuran’da belirtmiş. Onlar Allah’ın anıldığı ortamda rahat yaşayabiliyorlar. Yani İttihad-ı İslam ortamında. Barış olacak; kardeşlik, sevgi, iyi niyet… Terör duracak, anarşi duracak, kavgalar duracak; herkes birbirine yardım edecek, yardım severlik olacak, affedicilik olacak; birlikte namaz kılacaklar, Allah’ı anacaklar; Peygamberimiz (s.a.v)’i öveceğiz, Allah övülecek, Peygamberan övülecek; Müslüman öyle mutlu oluyor. Şimdi öyle bir yapıyorlar ki ne o tarafın mutlu olacağı gibi, ne bu tarafın mutlu olacağı gibi sistem var dünyada. O yüzden iki taraf sürekli mücadele halindeler. İnananlar diyor ki; “Bizim istediğimiz gibi sistem olsun, huzur içinde yaşayalım. O sistemde siz de rahat edersiniz. Çünkü size müdahalemiz olmaz. Bilakis saygı duyarız, değer veririz.” Komünistler de diyorlar ki; “Bizim dediğimiz sistem olacak. Biz dini kazıyacağız, Müslümanlık diye bir şey olmayacak. Ama gizlice yapabiliyorsanız yapın. Ama fark edersek de ona göre karşılık veririz” diyorlar. Şimdi böyle bir ortamda dinin ve Müslümanların makul yaklaştığını görüyoruz. Çünkü dinsize de saygı var orada, imansıza da saygı var. Çünkü onun da hayatı huzurlu geçecek gibi. Ama komünist sistemde Müslümanların hayatı huzurlu geçecek gibi olmuyor. Dehşet verici bir ortam oluyor. Bütün değerlerini çiğnemeye kalkan bir yapı var. Onun için Güneydoğu’daki kardeşlerimizin İttihad-ı İslam potası içerisinde birleşmeleri için eğitim verilmesi gerekiyor. Bir kere materyalist, Darwinist eğitimin kaldırılması, eleştirilmesi… Kaldırılması derken; daha kapsamlı anlatılsın, cevabı verilsin. Cevabı verilince kalkmış oluyor tabii ortadan.