ADNAN OKTAR: Ben Başbakanımız’dan istirham ediyorum. Şu hanımları, savunmasız kadınları alıyor saçından sürükleyerek bilmem ne; buna bir çözüm bulunacak diye bekledik. Bakanımız’ın açıklamaları oldu, sayın bakanların.Biz de hallolacak zannettik. Olay hallolmamış. Tehdit ettiyse adam, polis alsın götürsün bu adamı. Kanunu ona göre düzenlesinler. İki üç gün karakolda tutsunlar. Polisin biraz elini açsınlar, çözsünler. Polisin elini tutarsan ikna edemez. Kadına kabadayılık yapmak, canlarım benim, kuzu gibi onlar. Çekip vurmak bilmem ne! Belli ki bu çakal tehdit ediyorsa silahı var demektir. Evine baskın yapılsın. Silahına el konsun. Silahtan dolayı tutuklansın mesela, içeri sokulsun. Yatsın içeride biraz. Yani nefes aldırılmaması lazım. Tamam, demokrasi güzel ama böyle konularda demokrasinin inceliklerinden detaylanmaya gerek yok. Gereği yapılsın. Kız, mübarek, canım benim basıyor.Polis geliyor. Haber veriyor;“beni kurtarın” gibisinden. Polisin verdiği cevap uygun değil.Herhalde, benim anladığım kadarıyla, kanunlar ellerini bağlıyor. “Ankara’ya sormamız gerekir” diyor. Neyini Ankara’ya soruyorsun? Orada bir yanlışlık var. Mesela orada polisin eli çözülsün. Ankara’ya sorma, öyle bir şey kalksın. Polis en süratli hareket edeceği şekilde imkan verilsin. Telefonun takibinde ne mahsuru var? Özgürlüklerini sınırlamakla ne alakası var bunun?Adamın nihayet nerde olduğu bilinecek. Bunu Ankara’ya niye soruyorsunuz? Bir kolaylık olsun.Polise yıldırım gibi hareket edeceği bir sistem meydana getirilsin, yani çok çok süratli hareket edeceği.Vatandaş da yardımcı olsun. Adam silahı almış artistlik yapıyor. Çakal, oturmuş onu süslüyor kendince böyle, pozlar mozlar vermiş.Aslan gibi genç kız, baktım, bayağı güzelde,maşaAllah. Çekmiş vurmuş o benim canımı.Hiç kimsenin de çıtı çıkmıyor. Ağabeyi de bir şey diyemiyor, annesi de bir şey diyemiyor. Halbuki yıldırılsa bunlar, böyle bir şey yapamaz. Şımardıklarından. Polisin eli tutulursa bunlarda şımarıyorlar.