İnsanlar arasında güvensizlik ve sevgisizlik hakim, Mehdiyetle yeryüzüne sevgi hakim olacaktır.

2013-12-06 5

ADNAN OKTAR: Allah, bütün milletimize hidayet, Allah aşkı varsın, Allah sevgisi versin, o olduğunda bitti, ondan gerisi teferruat. Bütün şey, Allah aşkıdır, Allah’ı aşkla sevmek, iman etmek, ondan sonrası kolay. Bütün kalpler, her şey Allah’ın elinde. Bir bakarsın, sabah kalkarsın bir hastalıkla kalkarsın. Sonra olaylara dikkatlice baktığımızda düşünüyorum, insanlar ölüyor, tanınan bilinen insanlar ölüyor,günaşırı eski insanlar, sanatçı insanlar, derin insanlar, Allah tutkusunu iyi bilen insanlar, birer ikişer dünyadan çekiliyorlar. O ayarda artık sanatçı gelmiyor, o ayarda bilim adamı gelmiyor, yani gidenlerden sonra bir boşluk oluşuyor, bu da ahirzaman alameti, işte kıyametin yakınlığını gösteriyor. Normalde, gidenden daha iyisi de gelebilir ama öyle olmuyor. İşte Cenab-ı Allah, son olarak hateme veli-Hz Mehdi (a.s)’ı göndermiş, talebelerini göndermiş, dünya onunla hatem buluyor, son buluyor. Ondan sonra kıyamet ve insanların yeniden dirilişi, ondan sonra gerçek hayat başlayacak, inşaAllah. Bu dünyada hergün bir eksiklik, hergün bir kusur vardır. Mesela Türkiye’ye bakıyorum, her yerde mahkemeler var, dünyanın sırf bu yönü bile çok acayip. Halbuki çok huzurlu, çok rahat bir dünya olması lazım. Kıskananlar, haset edenler, insanlar birkere birbirine güvenmiyor, bu çok korkunç bir şey, insanların epey bir bölümü, birbirini potansiyel tehlike olarak görüyor. Yani başını belaya sokacak, ona kötülük yapacak tehlikeli bir varlık olarak görüyor, o zaman birçok insan, hayvandan daha kötü görüyor. Çünkü hayvanın bir zararı yok, mesela kediden korkmuyor insanlar,köpekten, tavşandan korkmuyor ama insandan korkuyorlar. Çünkü insan zalimse, hayvandan çok daha tehlikeli olur kıyası kabil değil. İman zafiyeti olduğu içinde, insanların büyük bir bölümü birbirlerine ne güveniyorlar, ne de seviyorlar. Hatta “babana dahi güvenme” diyor, çok yaygın, hatta örnek veriyorlar diyorlar ki  “çocuk ağacın dalına çıkmış, oğlum atla demiş, ben baban değimliyim, bana güven demiş, atlamış düşmüş yere, tabii yaralanmış, oğlum işte bak babana dahi güvenme demiş” diyor.  Biz çocukken bunu duyardık, insanlar birbirlerine bunu anlatırlardı. Şu marifet mi? Çok korkunç bu dünya. Annene güvenme, babana güvenme, kardeşine güvenme, arkadaşına güvenme, bir kısım devletler halkına güvenmiyor, halk devlete güvenmiyor. Dünyanın birçok yerinde halk devletten nefret ediyor, askerden nefret ediyor, polisten nefret ediyor. Asker, polis ve devlette halktan nefret ediyor, halkı büyük bir tehlike ve bela olarak görüyor. Devletin yapılanması, halkı ezmeye yönelik oluyor. Mahkemeler, polis, asker, halkı ezmek için bir sistem oluyor. Halk kendi parasıyla balayı başına satın almış oluyor. Hapishaneler halka çalışıyor, mahkemeler halk için, savcılıklar halk için, polis ve asker halk için oluyor, halkın çocuklarını halka ezdiriyorlar, dünyanın birçok yeri böyle, bela oluk gibi akıyor. Mutlu değil insanlar. Ormanda yaşıyor gibi, korku içinde, müthiş bir deli rekabeti, vahşi kapitalizmin deli ruhuyla delice bir çekişme içindeler. O ondan üstün olmaya çalışıyor, o ondan üstün olmaya çalışıyor. Üstün olmaya çalışırken birbirinin ayağına çelme takıyorlar. Mesela bir iş yerine girecek, o onun aleyhinde bir haber gönderiyor iş yerine, onu kovuyorlar, o geliyor iş yerine. Bu sefer başkası onun yerine girecek olan, onun aleyhinde bir haber gönderiyor, o onu oradan ediyor. O ona dolandırıcı gözü ile bakıyor, o ona dolandırıcı gözü ile bakıyor. O onu dolandırıyor, o onu dolandırıyor. Ve Avrupa mahvoldu, ekonomik kriz şu an sardı Avrupa’yı. Çin’i de sardı, Amerika’yı da sardı. Dünyanın hemen hemen her yerinde, insanlar birbirine güvenmediği için, ezen ezene kafası olduğu için, üretim ruhu olmadığı için, üretmeyi birçoğu enayilik olarak gördüğü için, kepaze bir sistem, dünyayı yiyip bitiriyor şu an. Türkiye Allah’a çok şükür, Anadolu ahlakı ile dimdik ayakta. İslam ahlakıyla dimdik ayakta. Türkiye’nin örnek olması mevzu bahis. Onun için bizim milletçe birbirimizi çok sevip, çok iyi koruyup kollamamız gerekiyor. Birbiriyle uğraşan bir yapıdan, şiddetle kaçınmak lazım. Mesela basına bakıyoruz, dünyanın birçok yerinde öyle, baş belası. Mesela biri çıkıyor hemen, aleyhinde bir haber, aleyhinde bir konuşma, samimi konuş. Mesela televizyona bir hanım çıkarıyor yahut beyler çıkıyor, konuşuyorlar, o ona laf sokuyor, o ona laf sokuyor, o onu mahcup etmeye çalışıyor, o onu mahcup etmeye çalışıyor, kavga gürültü diz boyu. Mesela rezalet çıkaran kanallar, daha çok dikkat çekiyor, daha çok izleniyor. Bağırıp çağıran, küfreden, rezalet çıkaran kanlar, daha çok dikkat çekiyor. Dünyanın birçok yeri böyle. Mesela Kardashian dünya tatlısı, baya güzel kız, zenci bir kız gördüm, çocuğa saldırıyor, kafasına un serpiyor, sevgisizlik diz boyu, o da şaşırıyor garibim, ne oluyor acaba gibisinden, bir başka yere gidiyor, başka hakaret ediyorlar. Başka yere gidiyor başka hakaret, rahat edemiyor. Yanlarında hep koru