ADNAN OKTAR: “Hz. Aişe: Peygamberimiz (s.a.v)’im vefatı zamanında evimizde yiyecek olarak bir miktar yulaftan başka bir şey yoktu.” Ahmet İbni Hanbel.
“Resulullah (s.a.v) üç gündür hiç bir şey yiyememişti. Kızı Fatıma giderek evinde yiyecek bir şey olup olmadığını sordu. Kızım sende yiyecek bir şey yok mudur? Ben çok açım. Fatıma: ‘Canım sana feda olsun babacığım, yemin ederim ki bende de size yedirecek bir şey yoktur’ diye cevap verdi.” Yani Peygamberimiz (s.a.v) o kadar açmış, o kadar fakirmiş ki ne çocuğunun evinde, ne kendi evinde yiyecek yokmuş. Birçok insan bu izahlara inanıyor!
“Resulullah (s.a.v) vefat edinceye kadar, iki gün arka arkaya arpa ekmeğinden doymamıştır. “İbni Mece, Müslim.
“Resulullah (s.a.v)’in ev halkından çok olmadığı için arpa ekmeği bile artmazdı.” Hiçbir şey yok yani!
“Resulullah (s.a.v) peş peşe birkaç geceyi aç olarak geçirir, ailesi de akşam yemeği bile bulamazdı” diyor. Halbuki Cenab-ı Allah ayette diyor ki; “Allah seni fakir bulup zengin etmedi mi?” diyor. Hatta Peygamberimiz (s.a.v) son dönemlerinde kilo almıştı mübarek, sonra kilo verdi Peygamberimiz (s.a.v). Hz. Ayşe (r.a) annemizle yarışmış, kilo aldığı için geçememiş Hz. Ayşe (r.a) annemizi, sonra Peygamberimiz (s.a.v) rejime girdi, zayıfladıktan sonra Hz. Ayşe (r.a.) annemizi geçti yarışta. Peygamberimiz (s.a.v) gayet güzel beslenen, çok zengin bir insandı. O bölgenin en zengin insanları Hz. Ebu Bekir (r.a), Hz. Osman (r.a) idi, Peygamberimiz (s.a.v)’in en yakın arkadaşlarıydı onlar. Peygamberimiz (s.a.v) böyle aç olacak da, o zengin insanlar, o mübarek sahabeler Peygamberimiz (s.a.v)’i yalnız bırakacak. Olacak iş değil.
DİDEM ÜRER: Hocam, Peygamber Efendimiz (s.a.v), devrin en zenginiydi, aksi Kuran’a uygun bir iddia değildir diye yazmıştım. Şenol diye bir kardeşimiz; “öyle bir dünya yok. Sizin en büyük yanlışınız Kuran’ı bidatlaştırmaktır” diye yazmış. “İslam felsefesine aykırıdır Peygamberimiz (s.a.v)’in zengin olması” demiş, Şenol Emir diye biri.
ADNAN OKTAR: Allah; “Seni fakir bulup zengin etmedi mi” diyor. Allah zengin ettim diyor. Adam da diyor ki; “Kuran yanlış, ben doğrusunu biliyorum” diyor. Allah diyor zengin olduğunu Peygamberimiz (s.a.v)’in. “Fakir buldum seni zengin ettim” diyor, ayet.
“Zenci doyduğu zaman zina eder, acıktığında hırsızlık eder.” Hadis. Bu da zenci düşmanlığına teşvik eden bir uydurma hadis. Çok korkunç bir ifade. Halbuki bir çok sahabe zenciydi, değil mi? Bilal-ı Habeşi (r.a)’da dahil olmak üzere. Çok ürkütücü bu izahlar, çok korkunç. Bunların hepsi yanlış. Bir de daha hala oturup savunuyor.
Peygamberimiz (s.a.v)’in mal varlığıyla ilgili bir döküm vardı, onu bana verin, okuyayım da bir anlasın.
Şimdi İmparatoriçem, bu hadisleri oku da, o genç Peygamberimiz (s.a.v)’in mal varlığını bir öğrensin.
DAMLA HANIM: İnşaAllah. “Muhayrık’ın vasiyeti üzerine, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’e kalan mülkleri, Bisab, Safiye, Delâl, Hüsna, Avaf, Bürka ve Meşrebe adlarını taşıyan yedi bahçe ve bostan idi.”
ADNAN OKTAR: Sırf bu yeter. Kilometrelerce kare bahçe.
Evet.
DAMLA HANIM: “Muhayrık’ın mallarını teslim alan Efendimiz (s.a.v), onların hepsini vakfetti. Medine’deki vakıfları umumîyetle Muhayrık’ın mallarındandı.”
''Adamın biri peygambere gelip istekte, yardım talebinde bulunuyor. Peygamberde o kişiye ''iki dağın'' arasını dolduracak kadar çok koyun verdi.”
ADNAN OKTAR: Peki malı yok da nasıl veriyor o koyunları? “İki dağı dolduracak kadar koyun verdi” diyor. O devrin en zengin insanıydı Peygamberimiz (s.a.v).
Evet.
DAMLA HANIM: “Resulullah (s.a.v) savaş ganimeti olarak payına düşen Fedek” arazinin yarısı, Ümmü’l-Kura’nın üçte biri, Hayber’den kendisine düşen beşte biri olan payı ve Ben-i Nadir’den bir kaleden ibaret olan arazî ki bunların tamamını Müslümanlara tasadduk etmiştir.”
ADNAN OKTAR: Hani yoktu malı? Bak zibil gibi, maşaAllah ucu bucağı yok. Tasadduk ediyor ediyor bitmiyor.
Evet.