Sayın Adnan Oktar’ın Abdullah Öcalan’ın Nevruz’da okunan mektubuna yorumu.

2013-12-06 64

DİDEM ÜRER: Hocam, bugün Nevruz yani Bahar Bayramı. Diyarbakır’ın Nevruz alanında büyük bir kalabalık var. Ayrıca BDP’li milletvekilleri tarafından Öcalan’ın 5 sayfalık mektubu okunuyor. İlk olarak Kürtçesi ardından Türkçesi okundu. Mektupta şu notlar var: “Türkiye halkı bilsin ki Anadolu halkları 1000 yıllık Kürt ve Türk halkları İslam kardeşliği altında yaşamıştır ve yaşayacaktır. Zaman ihtilaf ve ayrılık zamanı değil, gün birleşme ve helalleşme günüdür. Hz. Musa (a.s), Hz. İsa (a.s) ve Hz. Muhammed (s.a.v)’in mesajındaki hakikatler bugün yeni bir şekilde hayata geçiyor. Dicle ve Fırat Nehri, Sakarya ve Meriç’in kardeşidir. Cudi ve Gabar Dağı, Kaçkar ve Erciyes’in dostudur. Silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi zamanı gelmiştir. İslamiyet döneminde inkar ve red yoktu. Bizi ayıran kapitalist modernitedir. Zaman savaş değil siyaset zamanı. Orta Asya ve Ortadoğu’ya örnek olacak demokratik bir mücadele inşa edelim.”

ADNAN OKTAR: Bizi Allah ilgilendirir, Kuran ilgilendirir, İttihad-ı İslam ilgilendirir. Allah bütün dünyaya hakim. Biz iyi olursak, yanlış yolda olanlar bize zarar veremez. Ama Abdullah Öcalan’ın bu mektubunda da, Cenab-ı Allah’ın onu yönlendirdiği görülüyor. Her şey İslam’dan, Kuran’dan yana dönüyor. Güneydoğu halkı, kardeşlerimiz, canlarımız hep dindardır. Hep Allah’tan korkar, hep Hz. Mehdi (a.s) aşığıdır. Karadeniz de öyledir, Akdeniz de öyledir, Marmara öyledir, İç Anadolu öyledir, her yer öyledir. Bütün Anadolu’muz, bütün Türkiye tamamı öyledir. Güç, Allah’ındır. Berrak bir demokrasi, derin bir demokrasi, gerçek demokrasi Türkiye’nin gerçekten hakkı, milletimizin hakkı. Çok süründük, çok acı çektik, çok ızdırap çektik, halen de çekiyoruz acılar, halen baskılar altındayız, halen zorluklar altındayız ama gerçek demokrasiye hakikaten birkaç adım kaldı. Ak Parti hükümetini bu konudaki politikasından dolayı tebrik ediyorum. Demokrasiye yönelik politikasından dolayı. Demokrasi için, gerçek demokrasi için gayret ettiğimizde İslam’la karşılaşmış olacağız. Çünkü İslam’la gerçek demokrasi aynıdır. Özgürlük, sevgi, barış, kardeşlik, iyilik, yardımlaşma, dostluk, iyi niyet, samimiyet, hoşluk, Allah’tan korkma, Allah’ı çok sevme, güzel olana muhabbet, bilim, sanat, estetik bunların hepsini elde ettiğimizde İslam karşımızda. Hedef bu, istenen bu. Hükümetin de politikasının bu olduğunu görüyoruz. Vatan, Allah’ın izniyle bölünmeyeceği aşikar, açık. Büyüme esas,İttihad-ı İslam esas. Bölünme haram zaten. Harama bütün Müslümanlar karşıdır. Bütünleşme de farzdır. Şu an, o farzı yapıyoruz, Allah’ın izniyle. Ama daha önce kullanılmış olsa bile ‘Lazistan, Kürdistan’ bunları kullanmayalım bence. Bunlara gerek yok. Türkiye diyelim, yeterli o isim. Anadolu diyelim, yeterli bu isim. Yani o kafayı karıştırır. Karadeniz’e Lazistan mı diyeceğiz? İzmir’e ne diyeceğiz? Doğru da söylemiyoruz ayrıca, Karadeniz’de çok fazla Türk kardeşimiz var, Çerkez var, Abaza var. Var oğlu var, göçmenler var. Şimdi saf Laz olmuş olsa bile ne gerek var? Niçin böyle bir isme ihtiyaç var? Bütünleyici, Müslümanlıkta Müslümanlık şuuru vardır, ümmet şuuru vardır, topluluk şuuru vardır. Millet olarak biz Türk Milleti dediğimizde bu topraklar içinde yaşayan herkes Ermeni’si, Laz’ı, Kürdü, Çerkez’i, Yahudi’si hepsi. Hepsi bizim canımız, kardeşimiz. Karmaşaya gerek yok, yeni yeni isim aramaya gerek yok. Öyle bir zorumuz yok, öyle bir problem de yok. O ismin bize bir faydası da yok. Biz Güneydoğu Kürdistan deyince ne geçecek elimize? Yani hangi sorun hallolacak, ne hallolacak? Demokrasi geldikten sonra, insan hakları tam olduktan sonra, sanat bilim estetik tam olduktan sonra, Allah korkusu Allah sevgisi oturduktan sonra ne ihtiyaç var? Niye Karadeniz’e Lazistan, niye oraya Kürdistan diyelim? Antalya’ya ne diyeceğiz yani? Orada da çok fazla turist var. Turististan mı diyelim yani? Olmaz böyle şey. Bu isimlere gerek yok. Kürtler zaten bizim canımız. Anadolu’nun sıcak tertemiz evlatları, kardeşlerimiz. Gereksiz kafa karıştırır bunlar, tedirginlik meydana getirir. Bunları kullanmayalım. Daha önce kullanılmış.. Bize ne kullanıldıysa, biz kullanmayalım. Biz daha iyisini, daha güzelini yapalım. Kullanılmış ama o zaman da başka türlü yapı vardı. O zaman İslam gürül gürül hakimdi. Başka bir bakış açısı vardı. Gerçi bozuktu yapı ama her halükarda vazgeçmek lazım o kafadan. Bütünleştirici isim. İsmi konmuş işte mis gibi Türkiye, çok güzel tertemiz bir isim. Almanya’ya gittiğimizde, Almanya diyoruz. Adama soruyoruz “Almanım ben” diyor. Adam Rus kökenli. Sonra diyoruz; köken neresi diyoruz? “Rus’um ama Almanım” diyor. Tamam, karmaşaya ne gerek var. Fransa’ya gidiyoruz, Fransa’da Faslı, Tunuslu, Cezayirli birçok adam var. Sen nerelisin hemşerim? “Fransız’ım” diyor. Bitti. Amerika&

Free Traffic Exchange