Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (27 Mart 2013; 15:00)

2013-12-06 1

DİDEM RAHVANCI: Güzeli Hocamın yayınına başlıyoruz, inşaAllah. Hoş geldiniz Hocam.

ADNAN OKTAR: Buyurun, sizden rica edelim.

DİDEM ÜRER: İngiltere merkezli Times Gazetesi basına karşı tutumundan dolayı Başbakan Erdoğan’ı eleştiren bir başyazı yayınladı. Yazıda;“Türkiye’nin Çin ve İran’ı geride bırakarak, gazetecileri cezaevine koymada dünya lideri haline geldiği, 49 muhabirin cezaevinde olduğu” söyleniyor. “Hükümetin politikalarını eleştiren gazetecileri medya patronlarına baskı yaparak işten attırma yoluyla medyaya baskı yaptığını” iddia eden makale,“tanınmış pek çok ismin bu şekilde işten çıkarıldığını, Hasan Cemal’in bunun son örneği olduğunu” belirtiyor, “ve hükümetin batıdan övgü alan reformları da terk ettiğini” öne sürüyor.

ADNAN OKTAR: Samimiyetsiz bir izah. Çok sık oluyor böyle. Avrupa bizi tanımıyor, olayı da bilmiyor. Yani burada gelip konuyu araştırmıyorlar da. Tutuklu. Sanki zannediyorlar ki, adam mesela birisi eleştiriyor, “vay sen nasıl eleştirirsin? Haydi gir bakalım içeri.” Böyle değil. Ağır suçlar oluyor. Ya çete mensubu oluyor, ya bilmem ne mensubu olma iddiasıyla yargılanıyorlar ve mebzul delil oluyor. Yani durduk yere tutuklanmış değil, bir şey oluyor. İddia edilen Ergenekon terör örgütüne mensup olmak, o örgütün adamı olmak suçuyla yargılanıyorlar. Peki gazeteci olmadığını düşünelim, adam bakkal olsa, aynısı yine yatacak. Adam gazeteciymiş, olabilir. Gazeteci olunca, artık suç kalkıyor mu? Bakkal olunca yatacak, gazeteci olunca bırakılacak, mantık bu. Böyle şey olmaz. Varsa suçu yatar, ama suçu var mı yok mu ayrı, mahkemenin kararı o. Eğer bir gariplik varsa, yanlışlık varsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gidiyor zaten orası olayı değerlendiriyor. Gelsin baksınlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi mensupları gelsin baksınlar, eğer bir anormallik varsa hemen gereği yapılır. Gazeteciyle ilgili Başbakan telefon açıp, “Bunu görevden alın” demiyor. Ama tabii ki gazeteler son derece özgür olsun. Ama Başbakan’a demediklerini bırakmıyor gazeteler. Nasıl özgürlük yok? Alsın baksınlar büyük basında, akla hayale gelmeyecek sözler ediyorlar. Twitter’den, şuradan, buradan da, Facebook’tan da ağza alınmayacak hakaretler söylüyorlar Başbakan’a. Nasıl özgürlük yok? Her şeyi konuşuyorlar, değil mi? Muhalefet de istediği gibi konuşabiliyor, istediğini söylüyor. Söylemek istedikleri başka bir şey varsa, yani söylemek isteyip de söyleyemedikleri bir şey varsa, söylesinler, biz buradan söyleyelim. Yani şunu söylemek istiyoruz, söyleyemiyoruz diyorlarsa, biz söyleyelim. Öyle bir şey yok. Niçin söylenmesin? Başbakan, son derece mülayim bir insan. İddia edilen Ergenekon terör örgütü devirlerinde kan kusturuyordu basının bir kısmı millete, dehşet saçıyordu. O zaman neredeymiş bu adamlar, madem bunlar bu kadar demokratmış? İnsanları tutuklatıyorlardı, insanlara iftira atıp göz altına alınmalarına sebep oluyorlardı, hedef gösteriyorlardı bir çok yeri, Kuran kurslarını şunları bunları, Müslümanların bulunduğu yeri hedef gösterip, çok büyük olayla çıkarttırıyorlardı. Başörtülü hanımları çok mağdur ediyorlardı, “işte başörtülü hanımlar var burada” deyip oraları kapattırıyorlardı. Hanımların okula girmesini engelliyorlardı. Bin bir türlü olay.Başörtülü hanımları okula girmesini engellemek; bu özgürlük mü bu? Kuran kurslarını kapattırmak, özgürlük mü? Bunlar olurken neredeydiniz? 1999’da bize işkence yapılırken neredeydiniz? Alkışlıyordunuz o zaman bir çoğunuz, tebrik ediyordunuz. Avrupalıları da kendinizce onları da ikna ediyorsunuz, onları da konuşturuyorsunuz, onlar da olayı bilmiyorlar. Çağırın Türkiye’ye oradan niye yazıyorsun sen? Gel buraya burada konuşalım, değil mi? Çık açık oturuma burada anlat. “Arkadaş, böyle bir adaletsizlik var” dersin. Gazetenin köşesinde yazacağına. Mesela “şu şu adamlar boş yere tutuklandılar” de, varsa elinde bir delil. Yok. İddia edilen Ergenekon terör örgütü Türk milletinin gelmiş geçmiş tarihinin en büyük felaketidir, en büyük belasıdır, en büyük deccal hareketidir. Tük milletine yönelik bir deccal hareketidir. Devlet bu beladan kurtulmak için, şu an var gücüyle gayret ediyor. Hakimlerimiz de yiğitmiş, delikanlılarmış, onlar da korkmadan, yılmadan gayret ediyorlar. Yanlışlık varsa, Yargıtay var. Yargıtay yoksa, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var. “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” derler. Biz, Yargı mükemmeldir demiyoruz, yargıda eksiklikler var biliyoruz.

Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, Fehmi Yiğit Korkmaz kardeşimizin size bire mesajı var: “Şanlıurfa merkezde yaşıyoruz. Sizin kanalı Urfa’da herkes çok severek izliyor. Bu da Adnan Hocamız’ın gücüdür, inşaAllah. Kardeşimi, Hocama lütfen gösterin. Canım Hocamızın yorumunu bekliyorum. İsmi; Yüsranur” diyor. “Adnan Hocam seni çok seviyorum yazıyor kağıdın üzerinde” diyor.

ADNAN OKTAR: B

Free Traffic Exchange