Deccalin süfyan kolu şu an Suriye’de

2013-12-05 2

DİDEM ÜRER: Başbakan Erdoğan grup toplantısında Suriye konusunda bir açıklama yaptı Hocam. “Suriye’de ağzında emzik olan bebeğe kurşun sıkılıyor, dengeler adına bütün dünya buna sessiz kalıyor. Ben o fotoğrafta o yavruların üst üste şehit edilmiş halini görünce adeta çılgına döndüm. Batsın sizin uluslar arası siyasetiniz. Böyle vicdansız siyaset olmaz olsun. İsrail’in Şam’a yaptığı hava saldırısı da asla kabul edilemez. Bu saldırılar gayri meşru hükümetin eline altın tepsi içinde sunulan kozlardır” dedi.

ADNAN OKTAR: Ama dünyanın hiçbir ülkesi bu saldırıları kabul etmez. Yani bu tip şeyleri kabul etmez. Ama İslam ülkesi olduğu için tabii her iki tarafın da yok oluşu, ölümü işin doğrusu bir kısım Evanjelikler için, bir kısım İslam karşıtları için olabilecek en mükemmel gelişme. Yani kırsınlar birbirlerini diyorlar. Onun için heyecanla ve sevinçle seyrediyorlar. Bosna’da da öyle olmuştu. İyice katliam çığırından çıkınca müdahale edebiliyorlar. Herhangi Avrupa ülkesinde böyle bir şey olmuş olsa yeri göğü birbirine katarlar. Çok büyük olay olur. İslam alemi de bas bas bağırttırıyorlar hocaları, İttihad-ı İslam diye bir konu yok, Hz. Mehdi (a.s) da gelmeyecek, Hz. İsa Mesih (a.s) da gelmeyecek diye Müslümanların şevkini heyecanını kırmaya çalışıyorlar. Yani daha Türkçesi deccal dört koldan faaliyetine devam ediyor. Deccalin en azgın kolu şuan Suriye’de. Yani süfyan kolu. Süfyan olarak Peygamberimiz (s.a.v.) belirtmiş. Başbakanımız da tabii şefkatli bir insan olduğu için feryat ediyor o da. Bakın çocuklar öldürülüyor, insanlar öldürülüyor, uyanın diyor. Fakat tabii sözünü dinleyen pek olmuyor. Ama konuşmaları tarihi.

Yalnız Başbakan’a başında destek verip de sonradan işi hallolunca, demokrasi oturunca, iddia edilen Ergenekon terör örgütünün makası kırılınca, cellatlar etkisiz hale getirilince bu sefer Tayyip Hocam’a sen artık lüzumsuzsun, işin bitti, seni artık görevden alsak, ihtiyacımız yok sana kafası vefa ve sadakat anlayışıyla ve vicdanla uyumlu değil. Vefasızlık Allah’ın beğenmediği anormal bir harekettir. Hele kalleşlik çok daha beter, berbat bir şeydir. Vefasızlık ve kalleşlik. Kalleşlere buradan sesleniyorum, o kalleşliği bıraksınlar. Allah başlarına geçirir dünyalarını. Vefasızlık ve kalleşlik çok büyük vicdansızlıktır, vicdan tefessühüdür, çöküşüdür. O insan ne çileler, ne acılar çekti. Ne tehlikeler, ne badirelerden geçti, Türkiye’yi düzlüğe çıkarttı. Yani olağanüstü güzel gelişmeler oldu. Türkiye huzurlu, rahat yaşıyor. Eskiden zırt pırt zam yapılır, ekonomik krizler olur, millet kan ağlardı. Sokaklarda bağırırlardı “Ya Rabbi bizi kurtar” diye.  Her gün fail-i meçhuller olurdu. Ne çabuk unutuyorlar! Vicdansızlık Allah’ın beğenmediği çirkin bir tavırdır. Başbakanımızın veyahut hükümetin hataları olursa ilmi ve akılcı uyarırız, hatırlatırız. Zaten demokrat bir insan, makul bir şey olduğunda kabul ediyor. Mesela ben başkanlık sistemini savunuyorum dedi. Yok dedik, biz istemiyoruz başkanlık sistemini. Tamam dedi. Siz nasıl istiyorsanız öyle yapalım dedi. Bir şey dediği yok. Dünya hırsı da yok.