DİDEM ÜRER: Hocam, Sayın Hüseyin Çelik sosyal medyanın yasaklanması konusuyla ilgili şöyle söyledi: “Bizim sosyal medyayı yasaklamak gibi bir fiilimiz yok. Aklımızın ucundan bile geçmez. Ancak yazılı görsel medyanın bir etiği var. Sosyal ve sanal medyanın da bir etiği olmalıdır. İnternette siz birine hakaret ettiğiniz zaman bu hakaret olmayacak ama televizyonda olursa televizyonun ceza almasını ve kapanmasına neden olacak. Bu doğru bir şey mi?” diye sordu.
ADNAN OKTAR: Bir kere internet bedava olsun bütün Türkiye’de. Girdin mi bağlantı kurulsun. Bekleme olmayacak. Neye mal olursa olsun devlet bunu yapsın bir kere. Herkes internete girebilsin ve hiç bir şekilde de yasak olmasın. Nereye giriyorsa girsin adam. Ne demek yasak? Çok mahcup edici bir şey. Senin kafan çalışmıyor olabilir anlamına geliyor, yani ben seni yönlendireyim. Adam nereyi merek ediyorsa girsin baksın, bize ne? Niye bakmıyor, niye öğrenmesi yasak olsun? Komünizme de baksın, faşizme de baksın, satanizme de baksın, canı nereye istiyorsa oraya gitsin. Yasaklama çok rahatsız edici bir şey. Bu olmaz ama küfür ettiklerinde işlemin çok süratli olması lazım. Bir buçuk senede netice alınıyor birisinin küfretmesi durumunda. Bu böyle olmaz ki. Yıldırım hızıyla; adam yıldırım gibi küfrediyorsa yıldırım gibi karşılığı olması lazım. Küfrettiğinde, internette ilgili bir kurum olması lazım, adam oraya yazacak, “bakın burada adam bana hakaret etti” diyecek, hemen oradaki savcılık anında karşılığını verecek. Hemen ertesi gün çağırılsın adam, hemen ertesi gün. İki gün içerisinde de neticelensin. Hükmü cezası iki gün içerisinde neticelensin. Gayet kolay, ibret de olur birçok kişiye.