DİDEM ÜRER: Ethem Sarısülük adlı kişinin vefatına sebep olan polis memuru olayın nasıl gerçekleştiğini anlattı; “Olayın çok kızıştığı bir noktada göstericiler tarafından sıkıştırıldım. Burada 15-20 kişi tarafından yoğun şekilde taş atışına maruz kaldım ve öleceğimi düşündüm. Gurup üzerime doğru gelmeye devam edince kendimi korumak kastıyla silahımı çektim. Önce namluya mermi sürmedim. Fakat saldırı devam edince silahın ağzına mermi verdim ve namlusunu yere doğru tuttum. Daha sonra namluyu omuz hizamın üzerine kaldırdım ve havaya doğru üç el ateş ettim. O sırada yoğun şekilde taş atışına maruz kalmıştım. Aldığım darbeler dengemi bozmuş olabilir. Bileğime gelen taş nedeniyle namlunun pozisyonu değişip maktulün kafasına doğru yönelmiş olabilir” dedi.
ADNAN OKTAR: Orada işte, şikayetçi olan herkes, orada bulunan herkes “şunu yapması gerekirdi” diye söylesinler. Yani “şöyle bir tavır koyması gerekirdi, doğrusu şuydu” desinler, o zaman tamam. Ama doğrusunu söylemezlerse yani yapılması gerekeni söylemezlerse, tek yanlı suçlarlarsa, bu olmaz. Allah vermesin, büyük bir belanın içine girmiş kardeşimiz zaten. İstemeden kazara büyük bir fitnenin, büyük bir rahatsızlığın içine girmiş. Psikolojik olarak onu çok sarsacak bir şey. Çok müteessir olacağı bir şey, Allah vermesin. Rahmetlinin kaderi öyle, arkadaşının da kaderi öyle ama işte bunun açıkça hükmü, kaza kurşunu, inşaAllah.