Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (29 Haziran 2013; 24:00)

2013-12-05 2

DİDEM RAHVANCI: Benim canımın içi, aşkımla yayınımıza devam ediyoruz, inşaAllah. Buyurun Hocam.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam ben sizden ilim alayım.

DİDEM ÜRER: Estağfirullah Hocam, ben sizden aldığım ilmi nakledeyim inşaAllah. BDP milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Lice’de ki olay için şöyle bir açıklama yaptı; “Barışa niyetli olan hiç kimse yollar yapmakla zaman harcamaz. Barışa niyetiniz varsa gönüller yapmanız lazım. Gönül yapmıyor, karakol yapıyorsanız bunun samimiyetini insanlar sorgular. Dün bu karakollara itiraz eden ve barış talep eden, bunu da silahsız, sivil bir şekilde dile getiren halkın üzerine ateş açılmıştır.”

ADNAN OKTAR: Ama “karakol yapmayacaksın” demek, “ben devleti istemiyorum” demektir. Karakol istemeyen mahkemede istemeyecek, savcıda istemeyecek. Poliste istemezsin, askerde olmasın diyeceksin. Peki karakol istemiyorsun, askerde istemeyeceksin. Çünkü karakolun özelliği içinde polis barındırması, asker barındırması, değil mi. Asıl istemediğin ne, polis ve asker. O zaman hakim, savcı, kaymakamda istemeyeceksin, vali de istemeyeceksin. Yani sen istemesen de, bir başkası aynı şekilde istemeyebilir. Yani bu olmaz. Polis demek, asker demek, hakim, savcı demek, devlet demektir. Orada bir olay olduğunda halk nereye gitsin. Kime müracaat etsin. Kim söylüyor dedin sen?

DİDEM ÜRER: Sırrı Süreyya Önder.

ADNAN OKTAR: Ben onu muhatap alarak söylemiyorum, genel mantık olarak söylüyorum. Bu sözüm ona değil. Orada devleti istemiyor mantığında olan komünist güçler var. Adam devleti sistemden kabul etmiyor. Devlet hiç olmaz diyor zaten. Asker polis hiç olmaz diyor. Ne olur, “bizim gerillalarımız olabilir” diyor. Yani “komünist gerillalar olabilir” diyor. Olmaz öyle. Polisten çekinmen için bir sebep yok. Karakol güvenliktir, güzelliktir ne mahsuru olabilir. Orada kanunsuz bir şey yapılıyorsa karakol kötü. Mesela götürü adamı işkence yaparlar, faili meçhul yaparlar falan. Ama karakol seni koruyorsa, senin haysiyetini  namusunu koruyorsa, dinini imanını koruyorsa, karakol senin lehine. Her şey olabilir. Yani bir çete çıkar, halka musallat olabilir, eroin mafyası musallat olabilir. Halk kendi kendini mi korusun nasıl olacak? Karakol olmasın demek, halk kendini korur anlamına geliyor. O zaman Türkiye’nin her tarafında karakolları kaldıralım. Poliste olmasın, jandarmada olmasın, bu mantığa geliyor. Olur mu öyle şey? Olmaz öyle mantıksızlık. Evet.

DİDEM ÜRER: Hocam, Taksim’de polisin dağılın uyarısına uymayan eylemcilere Sıra Selviler ve İstiklal Caddesi’nin arka sokaklarında polis müdahale etti. Polis sıkıştırdığı kalabalığın üzerine boyalı mermi attı. Polislerin kalabalıktakilerin bacaklarına doğru hedef aldığı görüldü. Bu sıkılan boyalı mermiler nedeniyle vatandaşlar zor anlar yaşamışlar. Polis yakaladığı göstericileri gözaltına aldı.

ADNAN OKTAR: Boyalı mermi ilk defa duyuyorum. O nedir?

TUBA BABUNA: Plastik mermi gibi bir şey.

ADNAN OKTAR: Plastik mermi var da boyalı ilk defa duyuyorum. Evet, toplu olaylarda genellikle hep bir belayla sonuçlanıyor. Ya bir adam ölüyor, ya birisi yaralanıyor. Yani kalabalığı çünkü kontrol etmek çok zor. İnsanı kontrol etmek kolaydır ama kalabalıkta insan kendi kendisi olamaz. Mesela biri bağırmaya başlıyor, herkes aynı şeye bağırıyor. Halbuki oradaki adam belki o şekilde bağırmak istemiyor. Yani o kanaatte değil. O da onlarla birlikte bağırıyor. Mesela belli bir yöne doğru koşturuyorlar, adam oraya koşmak istemiyor olabilir ama o kalabalıkla beraber, o da mecburen oraya koşuyor. Mesela polisle çatışıyor adamlar, adam hiç niyeti yokken o da polisle çatışmaya başlıyor. Kalabalığa uyuyor. Uydum kalabalığa derler ya. Kalabalık, genelinde bu tip olayları meydana getirdiğine göre kalabalığa bir çözüm meydana getirmek lazım. Yani küçük kalabalıklar olabilir. Ama büyük kalabalıklar hep ölüm ya da yaralamayla neticelendiğine göre bunda bir fayda yok. Yani ne faydası var büyük kalabalığın. Bir şey anlatılacaksa zaten anlatılıyor. İnternetten, Facebook’tan her yerden her şey yapılabiliyor.

DİDEM ÜRER: Tuba’nın söyledikleri yayından duyulmadığı için tekrarlıyorum Hocam. Yurt dışında kullanılan, şahsa zarar vermeyen ve şahsın kameralar tarafından bulunmasını tespit eden, vücuda isabet ettiğinde de anında dağılan bir mermi türüymüş, boya türü yani, bir zararı olmuyormuş.

ADNAN OKTAR: Yani, inşaAllah yanlışlıkla başka insanlara gelmesin. Tam ilgili kişiye gelirde, ona da inşaAllah zarar vermez.

Aslında komünistlerinde rahat edeceği bir sistem olması lazım. Dinsizlerin de, herkesin rahat edeceği bir sistem. Çünkü mesela komünistte yeşillikten hoşlanıyor. Müslümanda hoşlanıyor.  Komünistte sanattan hoşlanıyor, Müslümanda sanattan hoşlanıyor. Herkesin ortak hoşlandığı şeyleri, çok gür ve güçlü olarak yerine getirmek lazım. PKK, tamam şimdi karakol yerine tabii ki oraya bağlık bahçelik yerlerde yapabiliriz. Karakola vereceğin parayı, orada çok şahane misafir evlerine,