DİDEM ÜRER: Mısır’daki askeri darbe sürecine karşı çıkan Türkiye’nin tutumu Mısır’ın cuntacı yönetimini kızdırdı Hocam. Mısır Dış İşleri yetkilileri Türkiye Büyükelçisine Ankara’nın darbeyi kabul edilemez bulduğu yolundaki açıklamalarının, Mısır’ın iç işlerine karışmak anlamına geldiğini savunarak Türkiye’yi uyardı.
ADNAN OKTAR: Peki bir ülkede darbe olduğunda, faşistler iktidara geldiğinde, acımasız bir yöntem uyguladıklarında ne yapmak gerekir dünyada? Bütün dünyada ne yapılıyor? Bütün dünya faşist darbelerde, komünist darbelerde isyanını ifade ediyor. Yoksa sen susarsan ne demektir? Tasdik ediyorum demektir. Yani bir ahlaksızlık yapıldığında, bir zulüm yapıldığında, insanlara acı verildiğinde, toplu katliamlar yapıldığında susup seyrediyorsan, kabul anlamına geleceğine göre, tabii ki Türkiye’de telin edecektir, eleştirecektir, kınayacaktır, yanlış olduğunu söyleyecektir. Yani memnuniyetini dile getirecek durumu olamaz. Susmak, zaten kabul anlamındadır. Susmanın ikinci bir anlamı yok. Ama Mısır halkının iyi olmasını canı gönülden isteriz. Mısır’ın bölünmesini istemeyiz. Karşı tarafın da haklı kanaatleri olduğunu, haklı düşünceleri olduğunu düşünüyorum. Haklı eleştirilerde bulunduklarını düşünüyorum. Dolayısıyla asgari müşterekte ittifak edilmesi gerektiğine de inanıyorum. Hatta daha olayların başında da söylemiştik, “koalisyon hükümeti olsa güzel olur” demiştim. Çünkü hırsa gerek yok, koalisyon da olabilir. Mühim olan, Mısır halkının mutlu olması, insanların huzurlu olması, onların neşe içinde yaşaması. Darbeciler, gereksiz yere kendilerini katil konumuna getirdiler şu an. Yani yüze yakın insanı katlederek, şehit ederek cani ve katil konumuna geldiler. Çok korkunç bir şey. Konuşarak anlaşabilecekken böyle bir şey oluştu. Yanlış yönü olabilir Mursi taraftarlarının. Ama söylesinler, dilleri tutulmuş gibi olmalarına gerek yok. İnternet var, televizyon var, madde madde saysınlar; arkadaş desinler Mursi hükümetinden isteklerimiz şunlar, yanlış bulduğumuz yönler şunlar. Mesela on madde, yirmi madde yazsınlar. Aklın yolu bir, yani makulse herkes destekler. Ben de desteklerim, herkes destekler. Direniyorlarsa da bir yol bulunur. Ama adam öldürmeye ne gerek var? Bak nişancılar var orada, talimat almış adamlar, teker teker Müslüman vuruyorlar. Şimdi bu Mısır’ı birleştirmek için yapılmadığı belli. Bu darbenin amacı Mısır’ı birbirine düşürüp, kanlı bir kardeş kavgası meydana getirmek. Hiçbir şekilde iyi niyetle değil. Çünkü bu kadar cinayet işlendiğinde, adamlar tabii ki intikamını almaya kalkacaklardır. Tabii ki derken, o mantık açısından diyorum. Normalde adaletle hukukla karşılığı verilir. Ama intikamını almaya kalkacaklar. Onlar da en az bir yüz kişiyi öldürecek. Onlar bu sefer bin kişiyi öldürecek,onlar on bin kişiyi öldürecek, on bin kişi yüz bin kişiyi öldürecek. Şimdi bu akıl mı şu? Burada nerede akıl?
Ben, bağnaz İslam’a karşıyım, tutucu İslam’a karşıyım. Tutucu derken, bağnaz. Avrupai anlamda, Sahabelerin yaşadığı anlamda, cennet anlamında bir İslam anlayışını ben savunuyorum. Cennete benzemesi lazım dünyanın, cehenneme benziyorsa bir yanlışlık vardır. Bir kere kardeşim şu kadın karşıtlığı, kadınlara nizam verme kafasının ortadan kalkması gerekiyor. Sen kimsin de kadınlara nizam veriyorsun? Kadın kendini ne yapacağını bilir, sana mı soracak nasıl giyineceğini? O sana söylüyor mu, şöyle giyin, böyle giyin, şuranı ört, buranı ört diyor mu? Kadın demediğine göre, sende kadına karışma. Kadını hizaya getirmek, kimsenin vazifesi değil. Kadınlar son derece aklı başında, onuruna düşkün, şerefine düşkün aklı başında varlıklar. Kuran’ı da çok iyi anlıyorlar. Bırakın kendileri karar versinler. Erkekler karar verirse kadınların ne yapacağına, bu çok anormal olur. Mesela mecliste üç tane kadın var, Mursi’nin ekipte. Kardeşim binlercesiniz etmeyin üç tane kadın ne oluyor? Başı açık hanımlar da olsun, dekolte hanımlar da olsun, herkes olsun. Olmayınca, sen bir model dayatırsan, karşı tarafta en az yüzde 50 insan da onu istemiyor. Yüzde 50 kabul edende kerhen kabul ediyor, aslında onlar da istemezler. Ama bir sempati olduğu için, bir tarafgirlik ruhu olduğu için, insan bazen sevdiğinin hatalarını görmezden gelir. Katlanmaya kalkar onun meydana getirdiği zorluğa, oradan kaynaklanan bir hoş olmayan durum.