ADNAN OKTAR: Fatır Suresi 24. “Şüphesiz” diyor Cenab-ı Allah “biz seni, hak ile bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.” Allah Allah 1983 tarihini veriyor. Bak “Biz seni hak ile,” hak ne demek? Kuran, Kuran ahlakı, dürüstlük, samimiyet, iyilik, güzellik, şefkat, merhamet iyi olan her şey. “Hak ile bir müjdeci” Hz. İsa Mesih (a.s) müjdesi, Hz. Mehdi (a.s) müjdesi, İttihad-ı İslam müjdesi, cennet müjdesi. “Ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” (Fatır Suresi / 24) Allah Allah hayret. Bunun ebcedi de 2026 tarihini veriyor. Biri 1983, bir de 2026. Biri başlangıç, biri sonuç. “Hiç bir ümmet yoktur ki, içinde bir uyarıcı gelip-geçmiş olmasın.” Mutlaka bir uyarıcı gelir-geçer diyor Cenab-ı Allah. Bahane yok. Şu anda da Hz. Mehdi (a.s) hayatta, Hz. İsa Mesih (a.s) hayatta, hiçbir bahane yok, inşaAllah.
“Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle” bak süslenmenin, süs eşyalarının kıymetine, önemini Allah’ın nasıl beğendiğini Kuran’da görüyoruz. “Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler.” Allah süslenmeyi seviyor muymuş, beğeniyor muymuş? Beğeniyormuş. Bağnazlar beğenmiyor, ama Allah beğeniyor. Ne diyor Allah: “Altından bileziklerle.” İki kolunda altın, blok ama cennet altını. “Ve incilerle, cennet incileriyle “süslenirler.” Cayır cayır yanıyor böyle “Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.” (Fatır Suresi / 33) Sen ipekten nefret ediyorsun, altından nefret ediyorsun. Allah beğeniyor sen beğenmiyorsun. Allah güzel diyor ipeğe, sen çirkin diyorsun. Cennet nimeti olarak görüyor Allah ipeği, adam “aman aman” diyor. Altından çekiniyor, inciden çekiniyor, tiksiniyor, ipeği istemiyor. Kalbinde sevgi kalmamış.
“Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun” demek ki, insanın ruhunda hüzne eğilim var. Yirmi dört saat hüzne eğilim vardır insanda, her şeye üzülmeye kalkar, her şeye. Aklına gelen her şey. Mesela masada oturur ona üzülür, biri gelir ona üzülür, bir şey olur üzülür, havada rüzgar eser üzülür, yağmur yağar üzülür, güneş çıkar üzülür. Bak, "bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamdolsun” bak gideriyor önce, sonra tamamen yok ediyor Allah. Hüzün diye bir olay bilinmiyor ondan sonra. Allah’a hamdolsun-elhamdülillah. “Şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir." (Fatır Suresi / 34) Gerçekten Allah günah işlendiğinde bağışlıyor. “Estağfirullah” diyorsun, “Ya Rabbi beni affet” diyorsun. Allah bizleri affetsin. “Bağışlayandır” diyor Cenab-ı Allah. “Şükrü kabul edendir.” Bak, elhamdülillah dediğinde, o şükrü Allah kabul ediyor. Allah’ın en beğendiği zikirlerdendir; elhamdülillah. Mesela bir nimete kavuştun; elhamdülillah. Bir güzellik var; elhamdülillah. Güzel bir söz duydun; elhamdülillah. Allah’a çok hamd ile yaklaşmak lazım. Hamdı çoğaltmak lazım. Hamd çoğalınca, nimet çoğalıyor. Nasıl oluyor? Allah sezdirmeden yapıyor. Hamd ettikçe artıyor, hamd ettikçe artıyor, hiç bilmediğin yerlerden, tahmin etmediğin yerlerden artıyor.
"Ki O, bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi.” İnsanlarda en büyük içgüdü sonsuzluk içgüdüsüdür. Sürekli onu ister ruhunda. Onu işte Allah ahirette tatmin ediyor. Sonsuz oluyor ondan sonra ferahlıyor. Çünkü o içgüdü tam doymuş oluyor. “Burada bize bir yorgunluk dokunmaz.” Demek ki, dünyada yorgunluk özel veriliyor. Adam yataktan kalkıyor, yine yorgun. Tatile gidiyor, yorgun dönüyor. Şezlongda uzanıyor dinleniyor yine yorgun oluyor. Yorgunluk özel veriliyor imtihan için. “Ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz." (Fatır Suresi / 35) İnsanlar bıkabiliyorlar birçok şeyden. Sevgiden bıkılmaz, muhabbetten Allah aşkından bıkılmaz. Ama bıkkınlık, insanın ruhunda var. İmanla bunu aşabiliyor mümin. Onun için adam mesela karısından bıkıyor, sevgilisinden bıkıyor ama mümin, imanıyla bıkmıyor. Ama imanıyla, inşaAllah. Fakat küfürde insanlarda, bıkkınlık çok çabuk sarar insanları. Mümin de zor olan şeylerden bıkabilir, zorluklardan bıkar, bıkabilir yani. Ama ahirette o tamamen kaldırılıyor. Zor olan bir şeyden bıkabilir, kalbine bir bıkkınlık gelebilir. Ahirete, o tamamen kalkmış oluyor üstünden. Fakat iman gücüyle bıkkınlık ezilir. Yani imanla orantılı olarak ezilir. Yoksa insanların ruhunda, fıtratında bıkkınlığa eğilim vardır, derecesine göre. Ama mümin sevgiden bıkmaz, muhabbetten bıkmaz, güzellikten bıkmaz, inşaAllah. Ama mesela farz edelim boş bir söz, bıkar ondan. Boş konuşmadan bıkar. Monotonluktan bıkar. Zenginlik arar. Bıkkınlık gelir, yani yenilik ister, güzellik ister. Ama ahirette bıkkınlık kalkmış oluyor, hiç yok, öyle bir duygu yok. Mesela cennet nim