ADNAN OKTAR: Didem Hocam, buyurun dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Üstad Necip Fazıl'ın, Büyük Doğu idealinin sancaktarlığını yapan Milli Gazete yazarı kıymetli edebiyatçı Mustafa Miyasoğlu tedavi gördüğü hastanede bugün vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine baş sağlığı diliyoruz.
ADNAN OKTAR: Allah rahmet etsin. Allah cennette kardeş etsin, maşaAllah.
DİDEM ÜRER: Mısır İçişleri Bakanlığı Adeviyye ve En Nahda Meydanları’nın darbe karşıtı göstericilerden meydanları derhal boşaltmalarını istedi. Evlerine ancak şimdi dönenler, güvenli bir şekilde dönebilecekler dendi. Bu akşam gelen son bilgilere göre ordu helikopterleri meydanlar üzerinde alçak ve düşük hızlı uçuşlar yapmaya başladı.
ADNAN OKTAR: Bunların sonu gelmez. Şimdi, biz tabii Mısır'da bir kurtuluş, ferahlık istiyoruz. Ama kurtuluşu nasıl görüyor insanlar? “Mursi'yi iktidara getirin, Mısır kurtulsun.” Bizim öyle bir görüşümüz yok. Bizim Mısır'da istediğimiz, Mursi de iktidara gelsin, muhalefet de iktidara gelsin, ordu da iktidara gelsin, herkes iktidara gelsin. Herkes rahat etsin, herkes mutlu olsun. Tamam, ordunun cinayetlerine karşıyız ama ordunun biz tamamına karşı değiliz, Mısır ordusunun. Yani aydın, aklı başında, Allah'tan korkan, Allah'ı seven insanlardan oluşuyor Mısır ordusu. ama içinde tabii it kopukta var, katil çakallar da var, onları ayırt etmek lazım.
Bütün Mısır'ın mutluluğu İttihad-ı İslam'la olur! Yoksa bir partinin iktidara gelmesi, öyle bir olay olmaz. Bir taraf iktidara geldiğinde, sadece kendi çıkarını düşünürse, kendi inanç, kendi görüş, kendi düşüncelerini topluma dayatırsa, toplum mutlu olmaz. Ne yapacak? İktidara geldiğinde komünistin de mutlu olmasını sağlayacak. Modern insanların görüşlerini saygıyla karşılayacak. Dekolte hanımları, başı açık hanımları baş tacı edecek. Her görüşe, her inanca, Hristiyan’a, Musevi’ye, Budist mi artık nasıl insan varsa, ateiste şefkat gösterecek. O şefkatin mutluluğu bütün ülkeye yayılacak. Diyecekler ki, hepimiz mutluyuz. Şimdi biz mutluyuz, düğün yapıyoruz eğleniyoruz. Bir kişi çıksa orada ağlasa, Allah vermesin, biz nasıl mutlu olalım? Olacak iş mi? İnsanın boğazına tıkanır. Rahatsız olacağı belli. Diyor ki “Biz mutluyuz.” Olamazsın. Mısır’da herkes gülmedikten sonra mutlu olamazsın. Herkesin gülmesi lazım, herkesin mutlu olması lazım. O da, İttihad-ı İslam ve Mehdiyet ile olur.
Mısır’da katliam kaç oldu?
DİDEM ÜRER: Bu, hem dünya çapında, hem de Türkiye’de bir numara oldu Hocam, hem İngilizcesi, hem Türkçesi.
ADNAN OKTAR: MaşaAllah. Ne desem dünya çapında bir numara oluyor, elhamdülillah. Bugün de o zaman “Kurtuluş İslam Birliği” diyelim. Onu dünya çapında bir numara yapalım, inşaAllah. İngilizcesini de yazın.
Mesela diyor ki, Mutaffifin Suresi, 12- "O'nu ancak her azgın ve günahkar kimse inkar eder." Bakıyorsun adam, adam öldürüyor, asıyor, kesiyor, inkar ediyor. Allah ona işaret ediyor, azgın. Azgınsan azgınsındır. Niye inkar ediyorsun? Adam öldüren, bina yıkan, ortalığı birbirine katan insan nedir, azgındır. Azgına azgın diyor Allah. Bunda şaşıracak ne var? "Ve günahkar kimse inkar eder" diyor. Allah günaha girer diyor, inkar ederse. İnkar edenin günah olması, dinin bir gereğidir zaten. Mümin günahtan kaçınıyor zaten, bunda şaşıracak bir şey yok.
Müddessir Suresi, 51- "Onlar sanki arslandan kaçan yaban eşşekleridir." Bunlarda fikir hürriyetine karşı olan tipleri anlatıyor Kuran. Yaratılış Atlası'nı götürüyoruz, adam yakmaya kalkıyor. Kitap veriyoruz, parçalamaya kalkıyor. Kaçıyor, dinlemek istemiyor. Kitapları topluyor, yakıyor, Hitler'in yaptığı gibi. Bu nedir? Yani mesela güzel bir şey görüyor, güzel bir sohbet görüyor, nefretle kaçıyor. Müslüman her şeyi dinliyor. Ben mesela komünizmi de dinliyorum, faşizmi de dinliyorum, anlatıyorlar dinliyorum. Budistler bir şeyler anlatıyor, dinliyorum. Kaçmıyorum. Kaçıyorsa, Allah, yaban eşeği yani vahşi, hayvani bir vahşilik gösteriyorlar diyor Allah. Yaban eşeği nasıl, hiç mesela insana bakar, insana karşı bir sevgisi yoktur yaban eşeğinin. Hayvan uzaktan bakar, insan olması yeter ona, kaçar. Araştırmaz onu acaba faydası mı var, zarar mı verecek? Her halükarda zarar verecek zanneder, yani mutlaka zararına olacak, kaçar. Böyle vahşi tipleri Kuran vurguluyor. İnsanlarla bağlantıya geçmeyen, konuşmayan. Bir tek sana anlatmıyor ki. Sen kendine alınıyorsan, yanlış yapıyorsun. Sana demiyor Kuran burada bunu. Bunu bağnaz ve yobaz zihniyete söylüyor Allah. Sen eğer fikre açıksan niye çekiniyorsun bu hükümden? Kaçmıyorsun sen çünkü, dinliyorsun. Allah kaçan yaban eşeklerinden bahsediyor. Gerçekten, güzelden ve doğrudan kaçanları kastediyor Allah burada ayette. Sen rahatsız olmaz mısın böyle bir insandan? Sen de rahatsız olursun. Gerçekten kaçmıyorsan rahat ol. Güzel olan bir şeyden kaçmıyorsan, rahat ol. Sana hitap etmiyor demektir. Ama bir bağnaz, bir yobaza, işte başı açık