EBRU ALTAN: Dünyalar yakışıklısı bebeğimin güzel sohbetine başlıyoruz, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Didem Hocam buyurun.
DİDEM ÜRER: Hocam, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ilk kez Suriye’nin kimyasal silah kullandığını kabul etti.
ADNAN OKTAR: El kadar sübyanlar, kuzu gibi çocuklar, kitle halinde şehit ediliyor, Adam “aa, evet” yavaş yavaş, kardeşim madem anladın git Suriye’nin gırtlağına çök. Askerin, adamların hepsi oradalar. Al elindeki kimyasal silahları “demokratik seçim olsun, deliliği bırak” de bir şey yap. Her işi asarak, keserek halletmeye kalkıyorlar, olmaz. Milleti zorla Şii yapmanın alemi yok, zorla Sünni de olamaz zorla Şii de olunmaz. Bırak insanlar nasıl istiyorsa öyle yaşasınlar. Nasıl inanıyorsa öyle hareket etsin.
Dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Başbakanımız bugün Rize’de bir konuşma yaptı ve ilk defa doğrudan Amerika’yı eleştirdi. Başbakanımız “Mısır darbesinin ardında İsrail var” şeklindeki yorumuna Amerika’nın tepki göstermesini eleştirdi. Bunun üzerine bugün yaptığı konuşma şöyleydi: Mısır’daki darbenin arkasında İsrail olduğu şeklindeki açıklamasına “Amerika’dan yanıt gelmesine üzüldüğünü” söyledi ve Erdoğan “peki Beyaz Saray’a ne oluyor da bunu konuşuyor. Eğer bu konuda konuşması gereken biri varsa, o da İsrail olmalı” dedi.
ADNAN OKTAR: Ama Beyaz Saray zaten genellikle Musevilerin kontrolünde. Amerikan Parlamentosu da aynı şekilde Musevilerin ağırlıklı olarak hakim olduğu bir topluluk yani fikren, inanç olarak hakimler. Dolayısıyla Amerika için İsrail siyaseti çok hayatidir. İsrail çok önemlidir Amerika için. Çünkü Hristiyan alemi için çok önemlidir. Evanjelik inancında da Katolik inancında da bütün inançlarda İsrail’in bu bölgede bulunması hayati bir konudur. İnançlarının bir gereği olduğu için, bu tip bir tavır içinde olmaları beklenir zaten, bunda şaşılacak bir şey yok. Bir de Müslümanların kendi kendini katlettiğini görüyoruz biz, burada İsrail’in yaptığı bir şey yok. Mısır’da orduyu İsrail yönetmiyor, Mısırlılar yönetiyor, Müslümanlar yönetiyor. Sünni bir Müslüman o Çiçi denen adam ve koyu Sünni. Karısı da çarşaflı ve peçeli böyle bir insan Ortodoks bir Müslüman, Cici ve ekibi. Askerlerin büyük bir bölümü, hemen hemen yüzde doksanı namaz kılıyor ve koyu Sünniler. Birbirine kırdırmak için, oranın alimleri oranın ileri gelenleri fetva veriyor. İsrail’den hahamlar gelip “birbirinizi kırın” demiyor ki. Öyle bir şey olmuş olsa, aklım alırdı. Ama İsrailli hahamlar gelip onları yönetmediğine göre, oradaki alimler birbirine kırdırmaları için birbirlerini teşvik ettiğine göre ve kitapları da o yönde olduğuna göre eserleri, yazılarında nefret söylemleri olduğuna göre, bunda şaşılacak bir şey yok. İsrail’in yapabileceği bir şey yok. Milyonlarca kitleyi doksan milyonluk kitleyi İsrail nasıl yönlendirsin? Her birinin başına bir tane İsrailli koysa, yine olmaz. Demek ki, fikirde bir bozukluk var, inançta bir bozukluk var. Sünni bazı alimler, Musevi nefreti, Hristiyan nefreti, Şii nefreti, Alevi nefreti, Vahabi nefreti enjekte ediyorlar, “Hayber, Hayber” diye bağırarak sloganlar atıyorlar, “Hayber’de olduğu gibi” diyorlar işte her yeri yerle bir edeceğiz, şunu yapacağız bunu yapacağız, olay bu. Sürekli bir nefret söylemi var. Şu anda da orada Müslümanları mahveden, darmadağın eden, makineli tüfekle tarayan Sünniler yine, Sünni insanlar. Ve farz olduğuna inanıyorlar, bunların fitneci olduğuna inanıyorlar Müslüman Kardeşler’in.
DİDEM ÜRER: Direkt terörist diyorlar.
ADNAN OKTAR: Tabii fitne çıkaranlar ve fetvada alıyorlar, alimler de fetva veriyor onlarda öldürüyorlar. Bir çok Sünni alim destek veriyor. Bunlar eğer İsrail’den geliyoruz diyen hahamsa o ayrı mesele biz bilmiyorsak. Ama bunlar Sünni alim. Karşı tarafında yine kafir olduğunu, fitneci olduğunu, zalim olduğunu söyleyenler de yine Sünni alimler. “İki tarafı kardeş edelim iki tarafı birbirini sevsin muhabbet içinde” olsun diyen Sünni alim çıkmıyor. İsrail ile bunun alakası yok. Müslümanların cahilliği, Müslümanların yanlış bilgilendirilmiş olması, bir kısmının bağnaz olması, bir kısmının acımasız, gaddar ve sevgisiz olması, mezhep taassubuyla saldırganlaşmış olması, Müslüman alimlerin bir kısmının yoğun çalışması sonucu elde edilmiş bir netice. Kitaplarına bakalım, kitapları da bu yönde. İsrail mi basıyor bu kitapları? Amerika’nın da tedirgin olması normal, çünkü İsrail’i önemli bir ülke olarak görüyor. Önemli bir topluluk olarak görüyor, inançlarına göre, İncil’e göre önemli görüyor. İsrail’in orada devlet kurmuş olmasını da önemli görüyor. Dolayısıyla Amerika böyle bir şeye kayıtsız kalmayacağı açık ve bu üslubu da adil görmüyor olabilir, Amerika. Çünkü görüyor Müslümanlar birbirleriyle uğraşıyor, İsrail’in böyle bir şey yaptığı yok. Yapmış söylemiş de olabilir ama kimse kale almaz. Böyle bir şey olma