Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (26 Ağustos 2013; 20:30)

2013-12-04 3

DAMLA PAMİR: Aklına, derinliğine, kudretine hayran olduğum aşkımın sohbetine başlıyoruz.

ADNAN OKTAR: “Aşkım, gözbebeğim bir sorum olacak. Kendi içimizden Hz. İsa (a.s) hakkında hüznü zan edebilir miyiz? Sevgiler hürmetler nurum” diyor, Ayşe Aksoy. Ne anlamda diyor?

DİDEM ÜRER: Yani Hz. İsa (a.s)’ı gördüğümüzde bu Hz. İsa (a.s)’dır diye hüznü zanda bulunmamızın bir mahsuru olur mu diyor?

ADNAN OKTAR: Ama çok güçlü delil gerekir tabii. Bir kere Hz. İsa (a.s)’ın bir icraatı olması lazım. Yani tek başına “Hz. İsa (a.s) ile karşılaştık” dersek, bu inandırıcı olmaz. Aklı başında güçlü bir çevresi olması lazım. Çok çok güçlü, onun şanına yakışır bir güçte çevresi olması lazım. Tip olarak çok benzemesi lazım. Annesinin babasının olmaması lazım, ailesinin olmaması gerekiyor. Bu dünyada hiçbir şekilde, soy bağı olan kimse olmaması lazım. Geçmişini hatırlamıyor olması lazım. Ama en önemlisi, yüzünde peygamber ifadesi olur, o normal insanda olmaz. Yani avamda olmaz. Peygamber asaleti ayrıdır. Avamda mümkün değil öyle bir ifade olmuyor. Peygamberde mucize şeklinde hayret verecek bir asalet oluyor ama hayret verecek bir asalet. Avamda mutlaka bir basitlik olur az veya çok sıradanlık olur. Bir şeye tenezzül eder bir şey yapar az da olsa olur. Peygamberde hiç olmuyor hiç, oradan anlaşılıyor zaten peygamber olduğu. Yüzünden anlaşılır hüsnü zan edeceğiz. Farz değil zaten iman etmemiz. Vicdanen zannı galiple, Allahualem o diyeceğiz. Böyle, o kadar.

“Hocam, hayırlı akşamlar. Sizi ailece izliyoruz. Bu katliamlar inşaAllah biter de, yine yüzümüz güler. Selamlarınızı bekliyoruz” diyor, Ahmet Göçer. Allah’ın Selamı hepimizin üzerine olsun.

Dr. Fatma Hanım. “Ben de yeni öğrencinizim, kabul buyurursanız” diyor. Estağfirullah, biz sizin öğrenciniziz. Ayrıca bak doktorsun sen maşaAllah, biz ilminden istifade edeceğiz.

“Hurafelerden uzak ve gerçek dini anlatan ve Kuran ahlakını öğrenmemize vesile olan canım Hocam” diyor, Cavidan Doğan.

Bu hakikaten ne büyük rezalettir hurafe. Nur gibi Kuran var ne güzel tertemiz. Sana sade güzel çok kolay bir din gösteriyor. Bak çok kolay bir din. Niye belanı arıyorsun? Olmayan namazları niye ortaya çıkartıyorsun? Olan namazı kıl, olmayan namazı niye farz kılıyorsun? Olmayan abdest şekillerini niye millete dayatıyorsun? Olmayan cinayetleri, olmayan zulüm ve gaddarlığı, acımasızlığı, şiddeti Müslümanlara niye Allah’ın emri gibi gösteriyorsun?

Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Şam yönetimi BM temsilcilerine saldırıların isyan grupları tarafından olduğunu iddia ettiler. Bu kimyasal silahların.

ADNAN OKTAR: İsyan grubu olsun başka grup olsun fark etmez. Orada sürekli adam ölüyor mu ölmüyor mu? Bizi bu ilgilendirir. Bir şekilde adam ölüyor orada. Bunun durması gerekiyor, öbür türlü biz sorumlu olacağız. Her gün adam öldürülürse biz burada seyredersek ne demektir bu? “Öldürsünler bize ne” diyorsun. O zaman Allah esirgesin cinayete ortak olmuş olursun. Mutlaka durdurulması lazım. Durdurmak için de ne yapılması gerektiğini anlatıyoruz işte.

İslam ülkeleri olursa psikolojik de rahat ederler onlar. Müslüman asker girdi mi gönülleri daha rahat olur. Ama teknik donanım açısından tabii Hıristiyan askerler de çok yaman oluyorlar. Onların olmasında fayda var. Her biri bir koldan birlikte girsinler Suriye’ye, inşaAllah. Ama aman Allah esirgesin can kaybı olmasın. Ben Esat güçlerinin de can kabı olsun istemem işin doğrusu. Yani hiç kimseden can kaybı olmasın. Ne gerek var? Allah esirgesin.

Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, Libya’nın Sebha kentinde, emniyet binasına düzenlenen silahlı saldırıda 11 polisin hayatını kaybettiği bildirildi.

ADNAN OKTAR: Şimdi, orada da her türlü kepazelik olur. Orada da daha rezalet başlamadı, orada altyapısını hazırlıyorlar rezaletin. Her türlü kepazelik olur. Hz. Mehdi (a.s) çıkmadan huzur yok. Şimdi bak, Suriye’yi Allah’ın izniyle kurtaracağız. Ama yine huzur gelmez. İllaki Hz. Mehdi (a.s), illaki Hz. Mehdi (a.s). Mehdi’siz olmaz. Mümkün değil huzur bulamazlar.

Ahmet Sarıcuma; “Hocamızın baretine sahip hiçbir insan yok yeryüzünde. Tespitler ve çözüm önerileri kesin, ilahi bir akıl sanki.” Tabii, Allah ilham ediyor. Biz kuluz, zavallı kuluz. Gölge varlıklarız, konuşturan Allah.

Hızır Taşçı; “Sizce annesine sade mezar yaptıran kendisi için anıt mezar yaptırır mı? Vasiyet eder mi? Atatürk’ün naşını haşa ilahlaştırdılar” diyor. Liderler bir cumhuriyet kurmuş, devlet kurmuş hürmet ediyoruz, sevgi duyuyoruz. Bu bir vefa borcudur. Ne ilahlaştıracağız? Biz de biliyoruz Atatürk’ün herhangi bir kulu olduğunu. Her insan zavallıdır Allah katında, her insan garibandır. Atatürk’ün de öyle bir iddiası yok çok dindar Atatürk. Ama Türk milletinin vefa hissi güçlüdür. Vefa hissi olarak ona şefkatlerinden. Ne yapsaydılar? Yani belediyeden mezar mı yaptırsaydılar Atatürk’e? Bu mu yakış