Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (3 Eylül 2013; 23:30)

2013-12-04 106

CEYLAN ÖZBUDAK: Aşkım, ruhum, bir tanemin programına başlıyoruz, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, Türkiye-Suriye sınırında hurda parçalarının arasındaki mühimmatın patlaması sonucu. Biri Türk beşi Suriyeli altı kişi hayatını kaybetti. Olay Hatay tarafındaki sınırda, sınırın Suriye tarafında meydana geldi. Hayatını kaybeden Türk vatandaşının yaşlarının küçük olduğu öğrenildi.

ADNAN OKTAR: Evet, savaş bölgesi olduğu için bu tip olaylar olur. Olmaya da devam eder.

DİDEM ÜRER: Hocam Obama, kongrenin Suriye’ye askeri müdahaleye onay vereceğine inandığını belirtti.

ADNAN OKTAR: Ondan bir şey çıkmaz. Asıl, bölgeyi kardeş hale getirmek için, gayret edilmesi gerekiyor. Bir nefret, bir sevgisizlik, muhabbetsizlik, kin ve intikam ruhu bölgeyi barut fıçısına çevirdi adeta. Katlamalı acımasızlık, katlamalı intikam ruhu yayılıyor. Bu tehlikeli. Şimdi de Şii Sünni nefretini yaymaya çalışıyorlar benim gördüğüm. Bu da, ayrı bir tehlike. Hepsi tertemiz insanlar. Ortadoğu’nun çile çekmiş, acı çekmiş mazlum insanları. Kökeninde, hepsi nur gibi insanlar. Şefkatle, sevgiyle yaklaşmak lazım. Hiç kavga edilecek bir şey yok. Arazi uçsuz bucaksız. Orada ki mevcut ahalinin yüz mislini, bin mislini rahatça barındıracak arazi var, imkan var. Sadece kardeşliğe, sevgiye ihtiyaçları var. Bu da ancak Mehdiyet’le olur.

DİDEM ÜRER: Hocam, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri; “Amerika’nın müdahalesi Suriye’de daha çok karmaşaya neden olabilir” açıklaması yaptı.

ADNAN OKTAR: Karmaşa olmaz. Suriye’nin hayatı kaymış. Artistlik yapıyorlar, yani silahı hiçbir gücü yok. Askeri gücüde yok, askeri de yok hiçbir şeyi yok. Zamanında Irak’ta da aynı olay olmuştu. Saddam, “Asarım, keserim dünyanın 3. Büyük ordusuyum, geleceğiniz varsa göreceğiniz var toz duman ederim” diyordu. Amerikan askeri gelince boşlukla karşılaştılar. Herkes araziye girdi. İnşaAllah.

DİDEM ÜRER: Hocam, Amerikan kongresine şuan Dışişleri Bakanı Kerry, senatörlerin müdahale ile ilgili sorularına cevap veriyor. Şu şekilde söylüyor; “Kesinlikle karadan girmeyeceklerini ama bugün Esad’a karşılık vermezlerse, Esad’ın bundan çok yanlış anlam çıkaracağını ve daha sonra daha da büyük sorunlara neden olabileceğini” açıkladı.

ADNAN OKTAR: Doğru tabii daha pervasız davranır. Zaten deniyor şu an. Denedi de zaten. Dünyanın orayı terk ettiğini anlarsa, müthiş vahşet uygular. Esad derken, Esad’ın şahsı değil, rejimi kastediyorum. Çünkü Esad onun bir özelliği yok. O ürkek içine kapalı bir tip. Onun yapacağı olaylar değil bunlar. Ama biriyle muhatap olunması gerektiği için Esad diyoruz. Yoksa sevginin dışında dünyayı düzeltecek hiçbir şey yok. Her yerde nefret ruhu var, her yerde bağırtı çağırtıyla şamatayla sindirme ruhu var.

Bakın demin de söyledim, dünyada Allah’ın insanlardan istediği tek bir şey var; sevgi. İnsanlarda tek bir şey istemiyor, sevgi. Allah nefreti istemiyor, kini istemiyor, intikamı istemiyor, acımasızlığı istemiyor. İnsanların da büyük çoğunluğu müthiş bir istekle bunu istiyor. Hep birbirini kırıp geçirmek, kesmek, öldürmek, birbiri hakkında dedikodu etmek, birbirine küfür etmek, birbirini aşağılamak, rahatsız etmek, üzmek, huzursuzluk vermek, böyle bir eğilimdeler. Yani cehennem istiyorlar. Allah’ta insanlar için cennet diliyor. Cennet için de cennet öğretmeni gerekiyor. İşte cennet öğretmeni de; Hz. Mehdi (a.s)’dır. Kuran’ı insanlara öğretecek, Kuran’daki sevgi anlayışını insanlara belletecek ve bir önemli üstad daha Hz. İsa Mesih (a.s). Cenab-ı Allah, iki üstadla, iki büyük üstad ile bu belayı def-ü ref edecek, inşaAllah. Hz. İsa Mesih (a.s)’da sevgi öğretmenidir, Hz. Mehdi (a.s)’da sevgi öğretmenidir. Çift dalda biri Hristiyan alemini, biri Müslüman alemine öğretmen olarak şuan görev almış durumdalar. Hristiyan alemindeki o şiddet yanlısı eğilimin azalmasının sebebi de yine Hz. İsa Mesih (a.s)’dır. İslam aleminde ki şiddet eğiliminin durdurulmasına sebepte yine Hz. Mehdi (a.s)’dır. Şeytan sürekli sevgisizliği öğretiyor, deccaliyet sevgisizliği öğretiyor. Gazeteler radyolar, televizyonların büyük bölümünde sevgisizlik, bencillik, egoistlik, kendini beğenmişlik, hırs, rekabet hırsı insanlara enjekte ediliyor. Gizli ve açık. Mesela yabancı filimler var, hepsinde çok gelişmiş otomatik silahlar, öldürücü ışıklar, yeni gelişmiş teknolojiyi ima eden onu hatırlatan garip silahlar. Ama hep amaç insan öldürmeye dayalı oluyor. Dikkat edin hep, bağıra bağıra insanlar ölüyor, bütün filmlerde. Ve insanlarda bağıra bağıra insanların öldüğü filmleri seyrediyorlar. Ve ona özen gösteriyorlar. Sevgiyi, şefkati anlatan filmler pek aramıyorlar. Ama ne kadar çok şiddet varsa, ne kadar çok ölüm varsa, bombalama varsa, mesela bir adam binlerce kişiyi aynı anda öldürebiliyorsa, ona hem hayranlık duyuyorlar, hem heyecanla onu seyrediyorlar. Ve bütün dünyada yoğun olarak bunun propagandası var. Gecel