DİDEM ÜRER: İmanı, aklı, karizması ve yakışıklılığıyla her bakanı etkileyen, canım, aşkımın sohbetine devam ediyoruz, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Evet, dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Hürriyet yazarı Tolga Tanış; “Türkiye’nin Suriye politikasından Azerbaycan’ın da rahatsız olduğunu, Azerilerin Türkiye’yi bir Avrupa ülkesi olarak gördüklerini, ancak Suriye konusundaki tavrı nedeniyle bölgede ağırlığını yitirmesinden çekindiklerini” belirtmiş.
ADNAN OKTAR: Yani ne yapmamız gerekiyormuş? Nasıl olsun?
DİDEM ÜRER: Herhalde Esad’ı desteklememizi istiyor olabilir.
ADNAN OKTAR: Azeri kardeşlerimiz Alevi’dir daha çok. Alevi çok. Acaba o yönden Suriye’yi mi destekliyor onlar?
DİDEM ÜRER: İran’ın politikalarını da destekliyor olabilirler.
ADNAN OKTAR: Komünist olmasalar, Alevi olması baş tacı. Keşke alevi olsalar, keşke Alevi olsa, muhteşem olur. Yani Alevilik nurdur, keşke Alevi olsa. Ama değil Alevi, adam Baasçı, komünist. Gaddarlık, acımasızlık, zalimlik diz boyu. Bu kadar cinayeti gözünü kırpmadan işleyen bir sistemi, bir Müslüman nasıl beğenebilir?
DİDEM ÜRER: Nijerya’da illegal bir örgüt, batı eğitimini haram gördüğü için bir yurdu bastı, elli öğrenciyi de öldürdü, eğitim aldıkları için.
ADNAN OKTAR: Öldürdükçe de insanların güce karşı saygıları olur, onlardan yana dönüyorlar, “biz hep beraber öldürelim” diyorlar. Onlarda beraber adam öldürmeye onlarla beraber katılıyorlar-ki, holigan ruh da gelişmiş durumda. Adam zaten adam öldürmek, adam dövmek filmlerde televizyonların teşvikiyle iyice insanların beynine oturdu. Büyük bir bölümünün beynine oturdu. Çoluk çocuk en hoşlarına giden o. Mesela televizyonda bile program yapılıyor adam oturduğu yerden değil mi? O onu öldürtüyor, o onu öldürtüyor, bombalatıyor bilmem ne falan. Makineli tüfekle ateş ediliyor, müthiş heyecan duyuyor. En büyük eğlence bu oldu. Ortadoğu’da da mesela bir çocuğa verilen en güzel hediye tabanca oluyor. Çocuğun oynaması için silah veriyorlar oynaması için. Adam öldürme, bombalama en zevkli iş haline getirildi İslam aleminde, dünyanın bir çok yerinde. Terörist olmak, anarşist olmak çok makbul bir şeymiş gibi gösteriliyor.
Bunların çözümünü Peygamberimiz (s.a.v) işte Mehdiyet olarak açıklıyor. Anlamazlıktan gelinecek gibi değil. Tabii böyle deli Mehdi adaylarını da olaya karıştırmamak lazım! Bu olacaktır yani. Oturup orada demagoji yapmaya gerek yok. Yani yüzlerce deli çıkar. “Ben Hz. İsa (a.s)’ım, Hz. Mehdi (a.s)’ım” diyen kişilerde çıkabilir. Kaile almaya gerek yok, zaten onlar zavallı insanlar, gücü bir şeye yeten insan değil bunlar. Üslubundan, konuşmasından hakikaten acınacak durumda oldukları belli. Ve hiçbir etkileri yok küfre karşı da bir tehdit yönleri yok. Tehdit derken yani ilmi bir tehdit yönü yok. Buna her yerde ezilen, horlanan, aşağılanan garibanlar. Bunları oturup, konu olarak ele almak, Mehdiyet’e karşı bunları koz olarak kullanmaya kalkmak da vicdansızlık olur. Zaten hadiste belirtilmiş “Hz. Mehdi (a.s) çıkmadan önce sahte mehdiler çıkar” diyor Peygamberimiz (s.a.v). “Hz. İsa Mesih (a.s) çıkmadan önce sahte Mesihler çıkar” diyor.
Kısa bir ara verelim devam edelim
AYLİN KOCAMAN: Hoş geldiniz.
ADNAN OKTAR: Aylin Hocam ne anlatıyorsun?
AYLİN KOCAMAN: Sudan’dan bahsediyordum Hocam.
DİDEM ÜRER: Hocam az önce de kader anlayışını anlattık. Bazı kardeşlerimiz tam anlayamamışlar. “Allah insanlara kötülük yaptırmaz” diyorlar. “Ezeli ilmiyle bilir ama özgür irade vermiştir.”
ADNAN OKTAR: “Özgür irade.” Ben şimdi onu otuz kere anlattım. Kapalı bir üslupla anlattım. Allah, Cenab-ı Allah, ledün ilminin Sultanı’dır. Allah’ın amacı; iyi insanları cennette kendini severek, kendisini severek, Allah’ın onları sevmesiyle, onların da kendi kendilerini sevmesiyle mutlu yaşatmak. Tek amacı bu. Bunun için Cenab-ı Allah’ın bir uygulaması bu. Bir kısım insanlar bunu zor anlayabilirler. Cehenneme ihtiyaç vardır eğitimde, kâfire ihtiyaç vardır, imansızlara ihtiyaç vardır, zalimlere ihtiyaç vardır. İyi insanlar bu siyah kömürün üstünde elmas gibi dizildiğinde dikkat çeker. Cenab-ı Allah’ın amacı bu. Yoksa tabii kötü yaratmaz, cehennemi de yaratmaz, herkes cenneti doldurur. Ama cennet anlamsız olur o zaman, güzellik anlamsız olur. Yani bu mecburi bir yöntem, mecburen böyle olması lazım. Mesela bizim Hz. Mehdi (a.s)’ı sevmemizin nedeni niye? O devrin çileli, belalı olması, deccal olması, Darwinizm, materyalizm olması, karmakarışık olması, bağnazların ona karşı gelmesi, “Hz. Mehdi (a.s)’mı varmış nerede Hz. Mehdi (a.s), öyle bir şey yok” demeleri, bağnazlığın din dışı acımasız, zalimce ve gaddarca uygulamalar yapması. Buna ihtiyaç var ki Hz. Mehdi (a.s) ortaya çıksın. Konu bu. Arkadaşlar onu yanlış anlıyorlar. Hür irade, tamam ben şu an hür irademle konuşuyorum. Ama daha dünya yaratılmadan ben bunu konuşmuş