AYLİN KOCAMAN: Ruhum bir tanem aşkımla yayınımıza devam ediyoruz. Hoş geldiniz Hocam.
ADNAN OKTAR: Bütün gazeteler benden bahsediyor, her yerde.
Didem Hocam’dan mı başlıyoruz? Buyurun.
DİDEM ÜRER: Maltepe Gülsuyu Mahallesi’nde Hasan Ferit Gedik’in katil zanlısı dolayısıyla gözaltına alınan M.K. cinayeti itiraf etti. İfadesinde: “Çardak kahvesinde kalabalık bir grubun geldiğini” belirterek “ben de pompalı tüfekle karşılık verdim. Kaçarken de elimde tabanca vardı. Arkama bakmadan tabancayla ateş etmeye devam ettim. Sonra da elimdeki silahları bir arkadaşıma verdim, yok etmesini istedim. Onun da Tuzla’da denize attığını öğrendim” dedi.
ADNAN OKTAR: Bu resimdeki çocuk km?
DİDEM ÜRER: Bu, ölen Ferit Gedik.
ADNAN OKTAR: Yazık günah değil mi? Gencecik delikanlı. İşte sevgi öğretilmedi, sürekli şiddet öğretildi. Hiçbir şey olmaz zannediliyor. Kardeşim oluyor işte, nefret toplumu oluyor, nefret yayılıyor. Toplumun epey bir kesiminde nefret oturmuş durumda, sevgisizlik oturmuş durumda. Bu ciddi bir milli, tehlikedir. Milli tedbir alınması lazım, bunu çok ciddiye alınması lazım. Bir dış savaş tehdidinden yahut dış saldırıdan daha şiddetli bir tehlike bu. Buna kanun çıkartmakla olmaz, sevgiyi anlatmakla olur. Adam öldürüyor adam, müebbet hapsi göze alarak öldürüyor. Nefreti önleyici ceza. Haydi beş yıl verdiğini farz et, ne dinleyecek adam? Yani hapsi takmaz adam, dinlemez.
Devlet, sevgiyi öğretmeyi milli mesele haline getirmesi lazım. Nefreti yok etmeyi de milli mesele haline getirmesi lazım. Nasıl teröre anarşiye karşıysa devlet aynı şekilde nefrete de karşı olması lazım. Bununla ilgili geniş eğitim programları uygulanması lazım. Eğitim programı ne olur? Darwinizmin, materyalizmin durdurulması, en başta. Nefretin ortadan kalkması için bu şart. İkincisi; Kuran mucizelerinin, iman hakikatlerinin anlatılması, Allah’ın varlığının, birliğinin anlatılması. Bu durumda başarı sağlanır. Öbür türlü bu taun, bu fitne bütün dünyayı yaktığı gibi Türkiye’yi de yakar, Allah esirgesin. Onun için Cenab-ı Allah Hz. Mehdi (a.s.)’ı gönderiyor, onun için Hz. İsa Mesih (a.s)’ı gönderiyor.
Evet, dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Hocam, dün siz Gülsuyu’ndaki olaylarla ilgili açıklama yapılmaması, özellikle İçişleri Bakanı’nın bu konuda açıklama yapmaması konusu üzerinde durmuştunuz. Bu sabah İçişleri Bakanı Muammer Güler açıklama yaptı bu konuda. Şöyle söyledi: “Orada yapılmak istenen cenaze ortamındaki gerginliği kullanarak çok daha büyük olaylara vesile olmasının sağlanmasıydı. Yasa dışı örgütlerin ve şehir eşkıyalarına asla müsamaha etmeyeceğiz. Son iki aydan bu yana İstanbul Maltepe Gülsuyu’nda örgütler arsında meydana gelen olaylar sonucu polisin takibiyle tamamıyla aydınlatıldı” dedi. Ve “en son meydana gelen olaylarda da Hasan Ferit Gedik hayatını kaybetti” dedi ve diğer göz altıları anlattı.
ADNAN OKTAR: Tamam da, adamlar pompalı tüfekle falan geziyorlar. Ben yanlış mı görüyorum? Elinde tabancayla geziyor, polis müdahale etmiyor.
DİDEM ÜRER: Yani, bir komplo olduğunu, kendilerinin büyütmesi için böyle olaylar olduğu söyleniyor.
ADNAN OKTAR: Büyütmek istiyorsa büyütsün. Nereden büyüyorsa bir görelim bakalım. Devlet böyle bir şeyden çekinemez. Büyütüyorsa büyüttüğü yerde gereğini yaparsın. Adam büyütecek diye. O zaman piyade tüfeklerle gezer adam. Bu sefer havan topuyla gezecek, bazukalarla gezecek. Ne diyeceksin? “Aman olay çıkartma, ses çıkartmayalım” diyemezsin. Dün söylediğim o, buna bir millet çapında karar verilmesi lazım. Bunlara karşı susulacak mı, hakkı avucuna konacak mı? Kanunla hukukla hak avucuna konsun.
Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Mısır’ın başkentinde bugün silah ve patlama sesleri vardı Hocam. Mısır’da Temmuz ayında darbe sonucunda devrilen Mursi’nin taraftarlarının düzenlediği destek gösterileri güvenlik güçleri tarafından müdahaleye maruz kaldı.
ADNAN OKTAR: Gösteriyle falan olmaz. İttihad-ı İslam’dan bahsetmedikten sonra imkanı yok. Böyle uydurma sistemlerle olmaz bu. Şeyh Nazım Hocam ne güzel söylüyor, değil mi? Uydurma sistemlerle olmaz. İttihad-ı İslam isteniyorsa, ki istemiyorlar şu an, istiyorlarsa çözüm Mehdiyet’tir ve Hz. Mehdi (a.s)’dır.
Her yerin bir Mehdi’si var. Mısır’ın bir Mehdi’si var, Sudan’ın Mehdi’si ayrı. O zaman her Mehdi’yi böyle kendi ülkesinde yiyorlar ve bitiriyorlar. Böyle olmaz. Partiyle olmaz, Allah “partiyle yapın” demiyor, “hiziple yapın” demiyor. Mehdiyet’le. “Yok, biz daha iyi biliriz” diyorlar. Sürünürsün, sürekli sürünürsün. Allah’a akıl vermeye kalkıyorsun. Allah “Mehdi” diyor, “yok” diyorsun, “ben daha iyi biliyorum” diyor Allah esirgesin. İyisini biliyorsan da Allah işte o zaman burnunu sürter. Başka çözüm yok.
Şeyhimiz sultanımız şeyhin şah Şeyh Nazım Kıbrısi El-Hakkani H