Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (22 Ekim 2013; 12:30)

2013-12-01 3

DAMLA PAMİR: Aklına ve gücüne hayran olduğum sevgilimin sohbetine başlıyoruz.

ADNAN OKTAR: Bir yazar delikanlı var Yeni Şafak’ta yazıyor, bugün gelirken gösterdiler, Sarıgül’e karşı ben.

Hakan Fidan, dindar delikanlı, yiğit delikanlı. Türk İslam Birliği için gayet güzel başarılı çalışmaları oluyor. Her yerden de haberlerini alıyoruz. Bazı kişilerinde işine gelmiyor olabilir önemli değil. Yaptığı hareketlerde eğer bir anormallik varsa, kanun hukuk yolu açık. Hiç kimsede elle tutulur bir delil de vermedi. Şöyle bir hata var, yanlış var demiyorlar. İran’da bazı adamlar kendi ülkesi aleyhine casusluk yapıyormuş, MİT de onu haber vermiş. Kardeşim bir insan kendi ülkesi aleyhine casusluk yapıyorsa haindir. O insan mıdır o? Mahluktur o. Para karşılığı, kendi vatanı aleyhine casusluk yapacak adam ve sen buna saygı duyacaksın. Haysiyetsiz, şerefsiz, namussuzun tekidir o. İnsan mı o? Böyle bir adamı tabii ki haber verirsin. Ama tabii asıp keseceklerse, olmaz. Yani yazık, o öyle olmaz. Ama yani bir şekilde engellenmesi lazım. Çok büyük terbiyesizlik. O adama da söyledik “o lafını geri al” diye, o da “ben onu öylesine söyledim” dedi. Yani gerçek anlamda söylemedim, öylesine söyledim dedi. Yani istemem tabii öldürülmesini dedi. Tamam, yeterli. Biz sözünü geri al demedik, sözünü düzelt dedik. Sözümü geri almam diyor, ben sözünü geri al demedim ki sana. Sözünü düzelt dedim. Sözünü düzeltmişsin, tamam istediğimiz bu. Anında cevap geliyor. MaşaAllah elhamdülillah.

Musevilere laf söyletmem, İsrail’e laf söyletmem. Ama anormal bir şey olursa, insanlık dışı bir şey olursa, sonuna kadar mücadele ederim. Mesela bak Hakan Fidan’a yönelik söz, bu çok büyük terbiyesizlik, vicdansızlık, ayıp bu. Sözünü geri aldı gerçi ilgili şahıs ama o leke üzerinde kalmış oldu. Verdiğimiz örnek çok önemli. Mesela adam dese ki benim MİT müsteşarıma böyle söyleyecek adamın kafasına sıkarım dese, şimdi bu yakışır mı? İster mi böyle bir söz duymayı? İstemez. Biz de istemiyoruz. Çirkinliğe gerek yok. İsrail’i zalim göstermek isteyen, gaddar göstermek isteyen zaten yoğun bir propaganda var. Sen orada bu propagandaya malzeme veriyorsun. Musevi demek, şefkatli demektir. Musevi demek, merhametli demektir. Halim demektir, sevgi dolu demektir, affedici demektir, güzel huylu demektir, Allah’tan korkan demektir. Burada gösterilen tablo tam tersini gösteriyor, yakışık almıyor. Buna müsaade etmeyiz.

Evet, Didem Hocam.

DİDEM ÜRER: Hocam, sol basında bu konu için “Cemaatle hükümetin kırılma noktası” gibi haberler yayınlandı.

ADNAN OKTAR: Kimsenin kırıldığı döküldüğü falan yok. Cemaat öyle herhangi bir şeye kızıp Müslümanların aleyhine bir tavır almaz. Şu an hükümetin bir alternatifi yok. Yani hükümet şu an görevde kalması gerekiyor. Güçlü bir sağ hükümet görülmüyor şuan. Bütün Türkiye’nin kabul edeceği, ezici oyla iktidara gelecek bir sağ iktidarı görülmüyor. Yani öyle bir hükümet oluşumu yok. O zaman mecburuz. Güzelde faaliyet yapıyorlar, bir anormal bir şeye rastlamadık. Var anormallikler de uyarıyoruz, açıklıyoruz, nezaketiyle de düzeltiyorlar. Bak kaç tane özür çıktı bu dekolte konusuyla ilgili. En sonunda da o sakin sakin konuşan neydi onun ismi?

DİDEM ÜRER: Bekir Bozdağ.

ADNAN OKTAR: Bekir Hoca, evet. O açıklama yaptı mesela onun ki doyurucuydu, hükümet sözcüsü olduğu için. Başbakan’ında konuşmaları doyurucuydu, yeterli. Hükümetin öyle bir derdi yok, Başbakanın öyle bir derdi yok. Bak sanatçılarla resim çektiriyorlar, gayet candan, gayet rahat. Ama sağ hükümet olduğu için, tabii sağ söylem onların ihtiyacı, bu normal. Çünkü Ortodoks seçmenleri de var hükümetin. Onlara uygun bir üslup, herhalde zaruri görüyor olabilirler. Politik bir açıklama olabilir o belki. Belki de hakikaten o an zorda kaldı bir şekilde birisinden bir şey duyduysa, dekolte bir hanımla röportaj yaptıysa, yaptı mı yapmadı mı bilmiyorum. Acaba ona bir şey mi dediler? Böyle garip bir söz falan da duymuş olabilir. Kendini savunmak için can haliyle öylede açıklama yapmış da olabilir. Ama nihayetinde “bu benimde görüşüm” dedi. Yine o insancıl bir ifade. Ortodoks bir anlayış olmakla beraber saygı duyuyoruz, Ortodoks dindar kardeşlerimize. Ben acayip sevgi duyuyorum. Yani bayağı da hoş oluyor görünümleri. Kıyafetleri hoş oluyor, yaşantıları ilginç hoş. Ben onları hep koruyup kollama yanlısıyım.

Mesela benim Şeyhim, Şeyh Nazım Kıbrısi koyu dindardır, öyle diyeyim. Ortodoks sayılır İslami görüşü. Bayılıyorum, acayip seviyorum, cemaatini de desteklerim, kendini de desteklerim. Kıl kadar bir zarar gelmesine müsaade etmem. Coşkumu da görüyorsunuz Şeyhime karşı. Mesela o mehtere karşı gösterdiği sevgisi ne kadar tatlı, ne hoş. Kıyamete kadar yaşasın o görüş, ne güzel. Bir de benim Şeyhim Kuran talebesinin hasıdır. Öyle usturuplu bunu uyguluyor ki, yani anlatamam. Bir gazeteci çocuk geliyor, "olum, hiç olmazsa sabah namazlarını kıl” diyor.  “Onu yapamıyorsan&rdqu