Maide Suresi, 114-120 Ayetlerinin Tefsiri

2013-12-01 42

ADNAN OKTAR: Maide Suresi, 114. Şeytandan Allah’a sığınırım; “Meryem oğlu İsa Mesih, Allah’ım Rabbimiz bize gökten bir sofra indir, öncemiz ve sonramız için bir bayram ve senden bir belge olsun” bak  “öncemiz ve sonramız için bir bayram ve senden bir belge olsun.” Belge yani ayet, mucize olsun. “Bizi rızıklandır, sen rızık vericilerin en hayırlısısın demişti.” Her yemek aslında mucize olarak yaratılır, fakat orada aklın ihtiyari kaldırılmaz. Burada da aklın ihtiyari kaldırılmadı, o sofra indi ve müminler yemeklerini yediler. Yan odaya geçtiklerinde, hazır bir sofrayla karşılaştılar, Allah katından inmiş bir sofrayla karşılaştılar. Gökten sofra iniyorsa, gökten melek de iner, insan da iner. Yani Hz. İsa Mesih (a.s)’da iner, inşaAllah. Allah, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın inişinin ne kadar makul olduğunu göstermek içinde o ayeti inzal ettiği anlaşılıyor. Çünkü “gökten sofra iner” diyor, “ama insan inmez” diyor. Gökten sofra geliyorsa, insan da gelir, inşaAllah. “Allah demişti ki şüphesiz ben bunu size indireceğim. Artık sonra sizden kim inkar ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.” “Şüphesiz ben bunu size indireceğim” O zaman sofranın indiği anlaşılıyor. Yani ayetin hükmünden açık. Ve mucize olarak indiği anlaşılıyor. “Artık sonra sizden kim inkar ederse, ben onu gerçekten alemlerden hiç kimseyi azaplandırmayacağım bir azapla azaplandıracağım.”  Kim inkar etti? Yuda İzaryot inkar etti. Hz. İsa Mesih (a.s)’a hainlik etti. Demek ki Cenab-ı Allah, ona muazzam bir azap yapacak, ayetin ifadesiyle. Allah, şeytandan Allah’a sığınırım; “Ey Meryem oğlu İsa, insanlara beni ve anneni Allah’ı bırakarak iki ilah edinin diye sen mi söyledin?” Yani “teslis inancını sen mi söyledin insanlara?” diyor Cenab-ı Allah. Hz. İsa Mesih (a.s) diyor ki; “Seni tenzih ederim” Cenab-ı Allah’a. “Hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz” “Bir Müslüman’ın söyleyeceği bir söz değil bu” diyor. “Ben bunu yapmam” diyor. “Eğer bunu söyledimse, mutlaka sen onu bilmişsindir” Yani bu senin zaten ilminde, kaderdeki ilmindedir. Yani “bildiğin halde bana soruyorsun Ya Rabbi” diyor. “Sen her şeye Kadir, her şeye hakimsin.” “Eğer bunu söyledimse, mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanları bilirsin ama ben Sende olanı bilmem.” Allah’ın büyüklüğünü ve gücünü vurguluyor. “Gerçekten görünmeyenleri gaybı bilen Sen’sin, Sen” diyor Hz. İsa Mesih (a.s). “Ben onlara bana emrettiklerinin dışında hiçbir şey söylemedim. O da şuydu: ‘Benimde Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin.’” İncil’de aynı bu şekilde geçiyor. Bak  “Benimde Rabbim sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin. Onların içinde kaldığım sürece ben onların üzerine bir şahidim. Benim dünya hayatıma son verdiğinde üzerlerindeki gözetleyici Sen’din.” Yani beni göğe ref ettiğinde, beni katına aldığında, üzerlerindeki gözetleyici sendin. “Sen her şeyin üzerine şahit olansın. Eğer onları azaplandırırsan, şüphesiz onlar Senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan, şüphesiz aziz olan, hakim olan Sen’sin Sen.” Cenab-ı Allah’ın bağışlama yönüne dikkat çekiyor. Buradaki ayete göre, ayetin iması bağışlanacakları yönünde oluyor, inşaAllah. Yani çünkü doğruyu görüp vazgeçtiklerinde bağışlanırlar. “Allah dedi ki; bu doğrulara doğru söylemelerinin yarar sağladığı gündür.” Doğrulara doğru söylemeleri ne sağlıyormuş? Yarar sağlıyor. Allah’ın rızasını kazanırlar, üstlerinde bir hafiflik olur, cennetleri genişler. “Onlar için içinde ebedi kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler vardır” Mesela bak burada deniz İstanbul’un süsü, deniz olmazsa İstanbul’un süsü geniş çapta gider. Yani tabii güzelliği geniş çapta gider. Onu için Cenab-ı Allah, bakın  “altından ırmaklar akan cennetler vardır. Allah onlardan razı oldu” Müslüman niçin gayret ediyor? Allah’ın rızasını kazanmak için. Allah ne diyor? “Allah onlardan razı oldu.” “Onlarda Allah’tan razı olmuşlardır.” Karşılıklı razı oluyorlar. “İşte büyük kurtuluş ve mutluluk budur. Göklerin yerin ve içlerinde olanların tümünün mülkü Allah’ındır”. O zaman bir kişi çıkıp da, bu mal benimdir diyemez. Kuran’a göre malın ancak bekçisi olabilir. “Allah, O her şeye güç yetirendir” Konuşmaya, yürümeye her şeye güç yetiren Allah.