Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (1 Kasım 2013; 21:30)

2013-11-29 1

DİDEM ÜRER: Canımdan çok sevdiğim aşkımla sohbetimize başlıyoruz, inşaAllah.

ADNAN OKTAR: Didem Hocam, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Başbakan Erdoğan; “başı açık olanda başı örtülü olanda bu ülkenin vatandaşıdır. Bu cumhuriyetin sahibidir. Bu ülke üzerinde eşit hak ve özgürlüklere sahiptir. Birini diğerine tercih etmek eşitlik ve adalet ilkesine tamamen terstir” dedi.

ADNAN OKTAR: Çok güzel. Bülent Arınç Hocam’ın, Başbakanın konuşmalarıyla tam örtüşen konuyu kökten halleden konuşmalar. Aman, bağnazlık çok büyük bir tehlike. El-Kaide kavgası kapıda bekliyor. Diyorlar ki hiçbir şey olmaz. Olur. Adama gelir, sen Müslüman mısın değil misin der. Adam tabii vicdanen Müslüman’ım diyecek.  Peki, Allah’ın hükmü bu kabul ediyor musun etmiyor musun? diyecek. Adam bakacak anormal bir şey ama Peygamber (s.a.v) diyorsa kabul ediyorum diyecek. Hurafe olduğunu bilmiyor adam. Ondan sonra batağın belanın içine girer. Büyük bir tehlike. Onun için Başbakanımızın bu tarz açıklamaları son derece hayati, çok önemli. Bülent Arınç Hocamız’ın açıklaması da iyi oldu. Bunlar düzeltici oldu. Bir denge bozukluğu vardı bunlarla yatışmış oldu. Ara ara bu tip demeçlerde fayda var.

Didem Hocam dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif bugün görüşme yaptılar. Sayın Davutoğlu; “Türkiye ile İran arasında köklü tarih ilişkilerimiz var. Bazı çevreler Türkiye ile İran’ı rakip iki komşu olarak yansıtmak isteyebilirler. Bunu arzulayan olabilir. Türkiye ile İran rakip değil iki ülke dost” dedi.

ADNAN OKTAR: Öyle olması lazım tabii, aksi, fitne. Ve bir an önce İttihad-ı İslam’ın oluşturulması lazım. Bu sadece sözle değil de, özle ve fiille uygulamada böyle olması lazım.

Evet, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: “Ortadoğu’da olası bir mezhep çatışmasının yaşanmaması için ortak hareket etmenin önemli olduğunu” belirtti. “Bundan sonra da sık sık gündemde de görüşmeler yapacaklarını” söylediler. “Hepimiz bu tarihi vebalin altında kalırız” diye konuştu Sayın Davutoğlu. Ve “Ortadoğu’da mezhep ve etnik kutuplaşmaya karşı İran ile Türkiye iş birliği içinde çalışmaya hazırdır” dedi.

ADNAN OKTAR: Davutoğlu Hocam, aklı başında bir insan. O yeni gelen şahısta aklı başında bir insana benziyor. Fakat bağnazların kitapları, eserleri, hurafeleri zeminde, halk arasında şüyu bulunmuş durumda. Bu durumda onları kaile almazlar, dinlemezler yani. Sorun o. Ahmet Davutoğlu ne diyor dinlemez bağnaz. El Kaide cins kafalar bağnaz kafalar dinlemez. Öbür şahsı da dinlemezler. Yani Mehdiyet’in dışında çözüm olmaz. Bunlar temennide kalır. Temenni, teşekkür ediyoruz ama fiili durum böyle değil der.

Evet, dinliyorum.

DİDEM ÜRER: Hocam, dediğiniz gibi Dışişleri Bakanı Zarif de “aşırılığın yani radikalizmin baya bir tehlike olduğunu, buna karşı mücadele etmeleri gerektiğini” sık sık dile getirdi konuşması sırasında. 

ADNAN OKTAR: Hiçbir şey yapamaz, hadi oradan derler yani. Çünkü neye göre aşırılık diyecek adam. Şii kitaplarını getirir önüne koyar. Sen buna taraftar mısın, karşı mıyım hemşerim der. Karşıyım derse, sen Şii de değilsin, Müslüman da değilsin. Sen sus diyecekler. Yani olacağı bu. Çözüm böyle olmaz. Tekrar diyorum Mehdiyet’in dışında bir çözüm yok. İttihad-ı İslam’ın dışında bir çözüm yok. Evet.

DİDEM ÜRER: Hocam, Başbakanımız başörtülü milletvekillerinin meclis genel kuruluna katılmasına ilişkin olarak “Parlamento hemen hemen hiçbir zaman göremediği yaşayamadığı bir olgunluk içinde bu süreci değerlendirdi” yorumunu yaptı.

ADNAN OKTAR: O zamanlar, daha evvel iddia edilen Ergenekon terör örgütü çok azgındı, çok deliydi. O zamanlar hayır oldu. Başörtülü Merve Kavakçı Hanım’ın meclise girmemesi. O zaman bana da gelip danışmıştı Merve Kavakçı Hanımefendi. Çok kibar, nezih bir insan. “Hocam meclise gireyim mi? Ne diyorsunuz” demişti. Ben, riskli olur demiştim. Yine sen bilirsin ama riskli olur demiştim. Çünkü ortalık karışık, gergindi. Birçok kişiye danışmıştı o devirde. Olgun nezaketli bilgili görgülü kaliteli bir hanım. O devrin çilesini çekmişti. Şu an hanımefendilerin meclise girmesi huzur verici tabii. Rahatlık verici ama meclise giren hanımlarında Başbakan’dan habersiz hükümet üyelerinden habersiz demeç vermeleri çok riskli olur. Çünkü onların ağzından demeç alıp ortalığı karıştırmak isteyen adamlar olabilir. Onlar da iyi niyetle bazı şeyler anlatırlar. Toplum dengelerini bozacak bir üsluba doğru olay gidebilir. Kelimeleri çok seçerek, çok itinalı konuşmak lazım.  Sonra hükümet zor durumda kalıyor. Başbakan zor durumda kalıyor. Daha öncede söyledim. Bir daha istirham ediyorum. En azından danışarak, mutlaka danışarak hareket etsinler.

Ne dönemlerden geçtik o zamanlar. Mesela bak diyor ki, Bakırköy Akıl Hastalıkları Hastanesi’nin, en şiddetli hastaların konduğu kapalı servis. Ama hastalar dışarı

Free Traffic Exchange